15 Kasım 2007 Perşembe

Tepe Bakışı





TEPE BAKIŞI
Yazılarımı tüketmeye çalışanlar sözün ötesini görebilenlerdir. Her şeyin sözle anlatılamayacağını, sözün ötesinin de olduğunu bilenlerdir. Kelimelerin o andaki tek başlarına anlamlarının, yazdıklarımı anlatmaya yetmeyeceğini düşünenlerdir, her kelimenin bir başka kelimeyle ahengi ve tümünün konfigürasyonunu anlayabilenlerdir. Becerebildiğim kadar…

Yazı yazmak hem keyif hem zorluk veren bir anlatımdır, konuşmaktan çok daha zordur. Konuşurken kullandığımız mimikler, beden dili aslında derdimizi anlatmada en büyük destektir. Ya yazarken! Kim görüyor bedenimizi, yaptığımız mimik vurgusunu…Zor olan budur, ne anlatacaksak sözün gücüyle yazabilmek…Bildiğimiz kadar, dile hakim olduğumuz kadar… Güçlük burada, biraz da ne anlatacağımızı bilmemizde, neyi anlatmak istediğimizde, nasıl anlatacağımızda, ne ile destekleyeceğimizde, kullandığımız kelimelerin uyumunda… bu liste böyle uzar gider…

Herkes yazabilir. Buna destek de olmak gerek. Yazmaya teşvik de gerek. Yaza yaza daha iyi aşabiliriz tüm zorluklarımızı. Ama sorun şu ki, yazdıklarımızı geliştirebilmek, değiştirebilmek… Zorlukları görebilmek, aşabilmek… bu liste de böyle uzar…

Yazı yazmaya başlayalı yaklaşık 30 yıl oldu desem ne dersiniz? 30 yıldır yazıyorum. 5 yaşından beri yani. Hep yazdım, daha iyi yazmayı hep istedim, hep kendimle yarıştım…Hocalarımı çok iyi dinledim kendimi geliştirebilmek için. Yaza yaza ellerim ağrıdı çok geceler yine de yazdım. Daha iyi konfigürasyon yapabilmek için, kendim gibi yazabilmek için. Edebiyat dersinden aldığım 100’ lerin kıymeti çok olmadı gözümde. Herkes alabiliyordu çünkü. Daha iyi, kendimin daha iyisi olana kadar da devam…

“Yazmak keyiftir, yazabilene” derim hep. Yazamayan için işkence olduğunu bildiğimden. Bazen yazamadığımdan. Belki konuyu bilmediğimden belki de o an için aklımın başka yerlerde olduğundan bilemem… Ama her an, her şeyi yazabilmek zordur bunu iyi bilirim. Yazının gücünü yaşamın tümüne uygulayabilmenin ne kadar zor olduğunu bildiğimden belki de…

Felsefe okumak önemli yazabilmek için. Dili daha derinlerden anlatabilmek için. Felsefe bilmeden olur mu? derseniz cevabım basit aslında. “Olur ama okuyan da felsefe bilmiyorsa“ Çünkü, yaşamın derinlerdeki tadını iyi bilen felsefe okurları için, düşündüğünü yazabilenlerin yeri büyüktür. Anlamlarını da bildiklerinden kıymet verirler yazdıklarınıza, size.

Yine de yazmak keyiftir, yazabilene…Tepeden bakabilene, yaşamı yaşamın içinden görebilenlere…

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...