Hani en güzelinden sözleri geri göndermek var ya “o”dur
ironi. Sözler geri gönderilirken inceden
bir sel gibi yüreğe hızlıca çarpan kelimeler bütünü… Kavramları zıt olsa da
ardı ardına beklenmedik şekilde kelimeler bütünü olarak sunduğumuzda ortaya
çıkan garip konfigürasyonun farkında olsam da, söylemeden duramam anların
toplamında.
“Hiç” yazmaya çalışmaktan öte “hiç”liği anlamaya çalışan bir
küçük yazarım… Küçük yazarım, okur büyük anlar… “Hiç” büyüklüğü yürek büyüklüğü
ile denge içinde anlamlıdır sözlerin bütününde; bilirim. En azından bunu
bilirim “hiç” liği bilmeye çalışırken… “Hiç”im demeden bilmeye çalışmanın
rahatlığıdır yazarken huzur veren; anlarım.
İroniye gelemeden yazının bitemeyeceğini bildiğimden,
kelimeleri daha ileri götürüp yüreğe de yerleştirebilmeye çalışsam hiç işe
yarar mı yazdıklarım?
“Hiç” olmaya adanmış küçük yürekten bu laflar çıkar mı?
Çıkan kelimeler gökyüzüne çıkar mı?
İnsan “can”da kendini bulurken söylenen “hiç”, kapı”sızlara
etki eder mi?
Sorular cevaplardan daha önemliyken anlamlıdır yazıda geçen
kelimelerin bütünü. Belki kendinde cevap arayanların bilmediklerini bilmelerine
çabadır ironiden uzak tutan; kim bilir? Ürkütmeden bildirmeye çalışmanın büyük
derdi içinde olanların, ironiden uzak kalması…
NOKTA
“Hiç” nokta olur mu? Olmaz demek ne kadar anlamlı? Bol
sorulu bir yazının bütününde okur yorulmuş da olabilir, anlarım. Yorulan en
basitinden başka yazıya uğurlanırken içimizde ansızın derinleri yazmanın
dayanılmaz keyfi de beliriverir. Bunu da ancak yazan anlar… Yazabilenler bilir,
neyi biliyorsa o kadarını…
İroniyi dile dolayıp bir türlü gerçekleştiremeyen ince dil
oyuncuları gibidir bazı yazarlar. Söyler, aslında söylememiştir… Okur anlar,
aslında anlamamıştır… Budur ironi… Anladığını “san”ana gülümseyen kelimelerle
hızlıca çarpmak… Sonuna da üç nokta ile topu okura bırakmak… “Neyi anlıyorsan
osun” diyebilmek… Ne keyiflidir böyle yazmak…
Noktanın sonsuzluğa çıktığını bilmeyenlerin aklını
karıştıran küçük bir yazı olarak kendi tarihimde yer alan bu yazı, yine kendi
tarihimin talihli “dur”uşunda anlam kazanırken, budur “hiç” yüreklerde…
Anladığın kadarsın bu dünyada, ötede bu dünyada “ol”duğun kadar.
Yazılarımın karmaşıklığı, bütününde karmaşıksız bir bütün
oluştursa da yazılmaya çalışılanı bilmeyenler olabilir. Mümkündür, mümkün
olduğu kadar da hakikate yakındır böyleleri.
Herkesin her şeyi rahatça söyleyebildiği, eyleyebildiği dünyada “az da
bizim sözümüz okunsun” der geçeriz rahatça, ironiye vardırtmadan… Rahatça,
insanca…
Reyhan Gazel