2 Kasım 2007 Cuma

Mahallenin Kızları 3


MAHALLENİN KIZLARI KONUŞUYOR 3

DUYANA…

Gülelim mi , gülmeyelim mi ? Hani gülmeyince kızıyorsunuz ya “ Yüzün çok asık be kadın gülsene biraz “ Gülüyoruz “Ne var bunda gülecek ağzın bir karış“ Peki ne yapmamızı istersiniz beyler. Bir insan ya güler ya gülmez ortası var da biz mi bulamadık? Ha durun galiba buluyorum “Gülümseyin“ Tamam ama kimlere gülümseyeceğimizi söyleyin de sonra huzurumuz daha da kaçmasın.

Şaka gibi gelen bu diyaloglar yaşamın tam ortasında sizlerin deyimiyle “açık” ya da
“kapalı“ tüm kadınların yaşantısında az /çok ama mutlaka vardır. Güleriz olmaz, gülmeyiz olmaz, açılırız olmaz, kapanırız olmaz. Duruma göre, yere göre dersiniz, onu da bu kadar işimizin arasında denk getirme durumumuz olmaz.

Son Türkiye gündemini kadının “ başörtüsü “ üzerine kurgulayanlar tüm bunları bilmiyor olsa gerek. Gülmek gibi sadece insana ait olan bir davranışta bile erkek ambargosuna “kapatılan” bir kadın, daha ne kadar kapatılabilir ki ? Diye bir kez daha soruyorum.

Yine söylüyorum, hep söylediğim gibi. Korkmuyorum, gerçekten korkmuyorum. Ama benim de “ kapalılık “ üzerine korkularım yok değil. Kadının gülmekten korkması, ona toplumca, mahallelice konan ambargo beni korkutuyor. Eğitimden uzak kalmış, yaşamı kapalı kalmış, iş yaşamında sadece kadın olarak boy göstermiş tüm kadınların “açılmasını“ istediğim için, sadece “kadının kıyafeti gündemiyle” gülemeyen, gülmesi istenmeyen “insan/ kadın” yaklaşımından uzaklaşılması beni korkutuyor. Gülmeyen kadınların topluma yaşattığı stres ve gülmeden büyütmeye çalıştıkları çocuklarının geleceği beni korkutuyor. Gülmeyen/ gülemeyen bir kadın beni korkutuyor.

Bakın benim de korkularım varmış. Korkusuz olduğumu söyleyenler yanıldı. Ama bu korkular “açıklığın” kaybolmaması için verilen mücadelenin sıradanlaşması adınadır. Yıllardır kadın sorunları masaya yatırıla yatırıla masada kalan “yüzü gülmez kadınlar” adınadır korkum. Masada kalan kadınlar yaşama “açıkca” girebilseler artık masa başı toplantılarına gerek kalmayacak. Yaşama karışan, eviyle barışan, iş yaşamıyla içselleşen, çocuklarıyla yaşamın içine giren hatta kocalarıyla ya da aileleriyle “açıkca” konuşabilen,
“gülebilen bir kadın” kimseye zarar gelmez. Gülebilen kadın “açık” kadındır. Yaşama açık, sorunlarını çözmeye açık, iş yaşamına, üretime açık….Daha önemlisi “kendisine açık” Ötesi var mı?

Bırakın mahalleli kadınlarımız gülsün! Bırakın gülsün ki yaşam da tüm insanlara gülsün. Evde, işte, mahallede, komşuda, hastanede, postanede….. Hatta arkadaş ziyaretinde ….Kadınların “açılmasından” korkmayın, aydın kadınlarımız da korkmasın. Onlar da “açılmaya“ çalışsın. Açılsınlar ki “ insan/kadın” olmanın hazzını tüm kadınlar yaşasın.Yaşamı kapatanlarla sorunu masaya yatırma geleneği de son bulsun. Bulsun ki masada kalan kadınlarımız yaşama gülerek karışsın. “ Kendileri” olarak.

Mahallenin Kızları Adına
Reyhan Gazel

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...