17 Kasım 2007 Cumartesi

Okur İstekleri!


OKUR İSTEKLERİ!

Bekliyorum, kapının ardında. Ya şimdi ya hiç derken …Gelmedin ey zalim. Bıraktın beni halden bilmezlerin yanına. Kara gözlü, güneş yüzlü, ay parçası duruşun sanki yanı başımda. Bekliyorum, bekleme diyenlere inat, yürüyorum yürü demeyenlere inat…

Fikrimin ince gülüyken kalın oldun büyük zalim. Zalimin ne olduğunu bile bilmezken… Ya şimdi ya hiç dedim ya. Diyorum da hala bekleyerek…

Yaz dediniz yazıyorum. Anlat deseydiniz anlatırdım. Ne olduğunu, nasıl olduğunu, niçin olmadığını… Ama yaz dediniz, yazıyorum. Anlat deseydiniz ya…

Galiba yazdıklarım tüketiliyor yavaş yavaş. Artık yazdıklarımı okuyanların beyaz kağıda istekleri yazılmaya başladı. Ne de iyi oldu. “Biz sana yazacak konu verelim sen onu yaz, istediğimizi” diyen okuyanlar, şimdi de terk edilmeyi yaz dedi.

e-postamla veya başka yolla bana gelen istekleri zaman içinde yazmaya çalışırım elbette. Ancak şu ana kadar “yaz” denenlerin daha çok hüzün, terk edilme, ayrılık ve umutsuz aşk üzerine olması da beni şaşırtmadı değil. Benim tüm yazılarım umut, sevgi, neşe gibi yaşama iyi katkıları olan temalarken, benden yazmam istenen konular için epeyce zorlanacağımı şimdiden söyleyeyim.

Galiba yazılanlara rağmen yaşamın olumsuzlukları içinde kavrulmaya devam edeceğiz. Gerek yokken üstelik. Yine de yazarım ilk iki paragrafta yazmaya çalıştığım gibi, hüznü, acıyı, terk edilmeyi….

Acı insana haz vermeyendir, hüzün insana ait ama insanca olmayandır, aşk yaşama renk katar zamanındaysa, terk edilme yokluğu getirir yeni yaşama yelken açmayla …

İllaki yazmam gerekiyorsa bu kadar acı, hüzün, ayrılık yeter. Gerisi tüm okuyanların yaşamında… Hiç olmaması niyetimi de vurgulayarak.

Reyhan Gazel

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...