25 Kasım 2007 Pazar

Denizleri Aşta Gel !




DENİZLERİ AŞTA GEL


Yıllar yıllar önce bir şarkı vardı; denizleri aşta gel kurbanın olam…Kurtar beni buralardan….20’li yaşların başlarında ve aşık bir genç kız olarak aşkımı böyle çağırırdım. Çünkü uzaktaydım… Beni sadece onun zorluklara rağmen bulunduğum yerden kurtarabileceğine inanarak, sanki duaymış gibi bu şarkıyı söyler dururdum. Cahillik işte…

40’lı yaşlara doğru ise diyorum ki; denizlerdeki dalgalar birbirinin içinden çıkıyor. Biri diğerini kendi içinde var ediyor, biri bir dalganın içinden çıkarken, diğeri farklı boyutta ve şekilde aynı anda var oluyor, tıpkı yaşamın tümü gibi… Dalgalarla mücadele zor…Dalgaları takip edebilmek, kontrol altına alabilmek, her birini gözlemleyip ortaya çıktığı anı yakalayabilmek, tüm dalgaları bir arada görebilmek….

Gökyüzünün altında her şey eski olsa da, her yaşta yaşamın içeriği farklı algılanabiliyor. Her yaşantıda yaşam farklı algılanabiliyor, yaşamda nelerin beynimizde nasıl yansıyacağı değişebiliyor….Yine de her insan kendi evreninde olan bitenleri kendi gördüğü, bildiği şekilde yaşayabiliyor…Sanki tüm dünyadaki insanlar aynı gözle yaşama bakıyormuş gibi…

Gerçek yaşamını görebildiği durumlarda sadece insanı yanıltmayan kendisidir. Her şartta, her durumda, her yaşta farklı görebildiği güzellikleri bildiğinden olsa gerek.

Yaşamın tüm değişen durumlarını kendi değişimi gibi algılama eğiliminde olan insan, hatta değişimi kendisinin gerçekleştirdiğine inanıyor. Haksız da değildir böyle düşünenler. “Değişmeyen tek şey değişimdir” diyen Herakleitos’a buradan selam etmek gerek. Yaşama ilişkin bu kavramayı yüzyıllar önce görebildiğinden…Değişimi beyninde yaşayanları ve tüm evreni değişime açık olarak anlayabildiğinden…

Zamanın bile her an değiştiğini bilip de yaşamın önce insanda sonra tüm evrende olmadığını söylemek şaşkınlıktır. Şaşkınca yaşamı izlemektir, müdahelesiz, katılımsız, sessizce…İnsana uygun olmayan bir biçimde…Değişimi ‘öncelikle’ yaşayan bir varlık olan insan olarak hem de…

Değişiyorum, değişiyorsun, değişiyoruz…Her an, her gün, her hafta, her yıl….Ölene kadar, hatta öldükten sonra bile…Bir anda toprağa karışmadığımıza göre…Yok olmadığımıza göre…Her şartta önce kendi beynimizdeki değişime, sonra yaşamın tüm değişimlerine ayak uydurabilmemiz dileklerimle…

Kolaylıklar dilerim
Reyhan Gazel

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...