15 Kasım 2007 Perşembe

Hocam...Hocam...Hocam





HOCAM…HOCAM…HOCAM


Yıllarca bu kelimeyi o kadar duydum ki. Ardımdan koşanlar” hocam, hocam, hocam….” Efendim “ Şey hocam, şey hocam… Şu notumuz belli mi hocam, hocam çok merak ediyorum hocam, hocam ne olur geçirin bizi hocam…” Bir Dakka sakin olun, durun…Bu ne telaş? “ Ama hocam, hocam, durun gitmeyin hocam, söyleyin notumu hocam, arkadaşlar diyor ki hocam…” “…………………..” Düzgün cümle kurana kadar cevap yok.

Hocam, hocam, hocam… Hala kulaklarımda. O kadar duydum ki. Saysam sayılmaz, anlatsam anlatılmaz. Yine de denemek gerek.

Bazen gece uykumda sayıklarmışım o yıllarda. Hocam, hocam, hocam… Hocalığın ne olduğunu da gerçekten beynimde kurarak. Gün içinde o kadar hocalık yapıp da, günün geri kalan zamanlarında hocalıktan uzak durmak olur mu? Olmaz tabii. Mahalleliye hocalık, akrabaya hocalık, eşe hocalık, çoluk çocuğa hocalık, sokakta yürürken hocalık, telefonda konuşurken hocalık… Hocam, hocam, hocam…Hemen yaşantınıza alıyorsunuz istemeden. Sonra “ bizi öğrencin mi sandın “ söylemleri geliyor arka arkaya. Haklılar.

Denge bulunuyor zaman içinde. Nerde hocasın, nerde değil? “Hoca” olduğunuz zamanları ayırıyorsunuz gün içinde. Yaşamı okulun içine hapsederek. Hocalığınızı okula hapsederek. Yaşamda “hoca” olmadığınızı bilerek. EEE. Ne yani hoca mıyım değil miyim?

“Hocalık” zor iş bilenler için. Tüm yaşamın içinde “hoca” kalabilmek en zoru yine bilenler için. Bunu bilmeyenlerin tavrıdır “Hoca mıyım, değil miyim“ tavrı. Gerçek “hoca” olarak görülenler her zaman hocadır, öğretendir, bilenler, anlatandır, dinlenendir, yol veren, gösterendir… Yaşamın devamında da size kılavuzluk yapabilendir. Yani okuldaki “hoca” ile farklı olanlardır.

Keşke hep “hoca” kalabilse insan. Yaşamın her anında bilen olsa, gören, ilk önce sezen, yol veren, gösterebilen…Kılavuzluk yapabilecek olan. Ölmüş olsa bile canlı kalabilen. Uzakta olsa bile yakın durabilen. Verdikleri her daim ayakta, yaşamınızın içinde olabilen. Yıllar geçse bile dipdiri anılarla beyninizde kalabilen.

“Hocam, hocam, hocam…” Buyur evladım.” Şey hocam, notum hocam…” diyen diller ne hocalık ne öğrenciliktir yaşamın içinde. “Hoca” notu olmayandır. Notu sorulmayandır. Sorgulanmayandır. Geri dönüşlerin yaşamda olduğunu bildiğinden. Karşılığın, öğrenilenlerin, yaşantıda bulunacağından en iyisini öğretmek, en iyisinden yol verebilmek derdinde olanlardır.

Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna bile az. Ben anladım, yazdım, yaşıyorum, yaşayacağım. “Hoca” olabilene kadar. Bana yol veren “hocalarıma” emeklerinin karşılığını gösterebilene kadar. Bana yazabilmenin tadını öğreten, anlatan Canım ”Bilge Hocama” rahat, huzur dolu ebedi uyku tattırana kadar…

Hocam, hocam, hocam… “ “Efendim” “ Hocam yazdıklarıma bakabilir misiniz?”
“ooo yine bir şeyler karalamışsın, hemen bakalım birlikte…”

Bakalım “hocam”.

Hiç yorum yok:

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...