2 Kasım 2007 Cuma

Mahallenin Kızları 2


MAHALLENİN KIZLARI KONUŞUYOR 2


''Benim dilim, çiçek dermek üzere eğilip kalkan bir gövdenin yumuşaklığına, dalgalanışına ulaşmalı” Derken eminim Bilge Karasu Hocam, bu sözlerinin bir gün
“ Mahallenin Kızlarına “ klavuzluk yapacağını hiç düşünmemişti.

Herkes konuşuyor, bıkmadan, üşenmeden… Biz de yumuşacık bir sesle” durun bizi de dinleyin” diyoruz ama… Ülkenin dört bir yanından bu sessiz çığlıklar yükseliyor. Sessiz, içten, kaygılı…. Ama kimsenin bizi dinlemeye niyeti yok. Toplumun, ailenin, eğitimin tüm yaşamın mihenk taşlarının yaşamıyla ilgili herkes yorum yapıyor, üstelik sadece kıyafet üzerine. “ Açılıyoruz “ yok olmadı “ kapatmak gerek “ durun başka birisi konuşuyor “ Rahat olun kapatmayacağız “ ….Biraz da “ yaşamımızın açıklığı üzerine konuşsak “ diye sessizce bağırıyoruz , bağırıyoruz, bağırıyoruz… Böyle devam edeceğini bilerek üstelik. Ne giyeceğimize ne kadar karışılır oldu ? Değerlerimizin izin verdiği şekilde giyineceğimizi bile anlatamıyoruz. Hatta öyle sanıyorum ki her insan gibi “ kendi değerlerimizin “ olduğuna bile ikna edememişiz. Ne yazık!

Dilimiz ulaşmıyor, duyulmuyor, duyulmak istenmiyor. Yaşam tüm “açıklığıyla” yaşanırken bizim “ açık “ olmamıza izin verilmiyor. Üstelik sadece kıyafetlerimizle sınırlı kalan bir sorgulamayla. Kıyafetlerimizin içindeki “ İnsana “ bakın dediğimizde ise sadece
“ kadın “ olduğumuz hatırlanıyor. Sadece “ kadın “ olmak yeterli mi ? Değerler “ insan “ olanlar içindir. Değerlerin cinsiyeti yoktur tıpkı duyguların cinsiyetinin olmadığı gibi. Sadece kıyafetleriyle düşünülen, sadece görünüşüyle ilgilenilen bir “ kadın “ ise tüm işlerini böyle görmeyi daha küçük yaşlarında öğreniyor sayenizde. İstenildiği gibi giyindiğinde tüm işleri yoluna gidiyor. Yani bilerek, istenerek “ kadın “ yanlışa itiliyor sonra ya sonra… yargılanıyor. Kendisi gibi giyinmeyenler tarafından . Değerleri kendisinden farklı olanlar tarafından üstelik. Bu yıllar boyunca böyle gelmiş. “ Kadına “ değerleri olan “ insan “ olarak bakılmadığı sürece de devam edeceğini düşünmek büyük bir tahmin olmaz.

Bizi rahat bırakın mahallenin delikanlıları! Kendimiz olana kadar. Değerlerimizi kendimiz istediğimiz gibi yaşayana kadar. O zaman yaşam emin olun herkes için daha yaşanılır olacak. Bırakın bizim üstümüzü başımızı , bırakın bizi sadece “ kadın “ olarak görmeyi. “ Kadının nasıl giyinmesi gerektiğini “ de bırakın. Bırakın ki tüm Ülkede kadınlarımız çocuklarını, Ülkemizin geleceğini daha huzurlu daha rahat, daha “kendileri” gibi kurgulasınlar. Sizi daha “kendileri” gibi tamamlasınlar. Özetle “ kendileri “ olsunlar her insanın olması gerektiği gibi…

Herkes bizi konuşurken, yazarken bizim konuşmamızın duyulmaması sözlerimizin “çiçek dermek üzere eğilip kalkan bir gövdenin yumuşaklığına, dalgalanışına “ ulaşamaması sadece bizim suçumuz değil. Siz duymuyorsunuz çünkü hiç çiçek dernek için eğilip kalkmadınız ki. Yaşamın orta yerinde bizim olduğumuzu bilerek konuşturmadınız. Mahallenin delikanlıları cesaretlidir, rahattır istediğini konuşur ya mahallenin kızları... Bırakın da hazır bu fırsat biz de kendimizi konuşalım. Anlatalım tüm yaşamımızın
“ kapalılığını “ Anlatalım ki belki bir gün çiçek dermek için eğilen birisi duysun sesimizi.

Mahallenin kızları Adına
Reyhan Gazel

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...