23 Aralık 2007 Pazar

Unutulanların Dışında Unuttuklarım



UNUTULANLARIN DIŞINDA UNUTTUKLARIM


Yazılarımı dikkatle takip ederek beni onurlandıran aydın bir abim, son yazılarımdaki ruhsal durumumu analiz etti. “Gittikçe içe kapandığını düşünüyorum.”

Haklı. Benimle ilgili dikkatine de sevinmedim değil. Yazabildikçe, daha içe dönük yazıların ortaya çıktığını fark etmiştim aslında. Her yazdığım yazıda biraz daha derinleşerek, aslında “yüreklerin ne kadar derin” olduğunu göstermeye çalıştığımın anlaşılması mutlu etti.

Ana temam “yürek” olunca, insanı “insan” yapanın “yüreği” olduğunu vurgulayınca, yazılardaki içe dönüş de temellenmiş oluyor aslında. Yüreğin derinliğini bildiğimden…Yaşamdaki her şeyin çıkışı olduğunu düşündüğümden…Asıl var olanın “yürek” olduğunu anladığımdan…

“Yüreklerin”, “yüreklere” katkısının sınırsızlığı da unutmamam gerekenlerden. “Yürekten”, “yüreğe” geçişi de unutmamam gerektiği gibi… “Yüreklerin” solduğunda yanındaki “yüreklerin” neler yaşadığını anlayabilmek zor değil. “Yürekli” bakışlar için…

Bir “yüreğin” neler yaşadığını anlayabilmek için o “yüreğin” yaşadıklarını yaşamak gerekiyor mu? “Yüreklice” bakıldığında her şey o kadar açık ki…

Engelli bir çocuk annesi olarak, askere oğlumun gidemeyeceğini bile bile bir asker annesinin acısını “yüreğimde” yaşamamam için “yüreksiz” olmam gerekiyor. Ama “yürekten” bakanlar hep “yüreklidir.” Yaşantısında olmadan da sıkıntıyı “yüreğinde” yaşayandır… Tıpkı, kızı evden kaçan bir anneyi gördüğümde “yürekten” ağlamam gibi.

Yazılarımdaki hedef kitlem “yüreklilerdir.” “Yüreğini” yaşatmayan yanımda da “yüreğim” de de, “ çevremde de olamaz. Olsa da “yüreğim” almaz. Yazılarımı sevenler de “yüreklilerdir” Kendi “yüreğini” sevmeyen, besleyemeyen başka “yürekleri” zaten sevemez, besleyemez.

Unutulanların dışında unuttuklarım mutlaka vardır. Herkesin unuttuklarının tümünü unutmasam da benim unuttuklarım olabilir. Yaşamın acı veren yüzünden kaçan “yüreklerin” unutmaları daha çok acı verse de…Unutmam, unutturmam…Kendi unuttuklarımı hatırlatana minnettar kalarak…

İnsan beyninde unutmaya çalışsa da “yürekleri” unutmaz. Ancak “yürekler” kaçamasa da beyinler kaçabilir. Bunu iyi bilirim. Hep gördüğümden iyi bilirim. Benden eğlenceli yazılar, yaşamın görünen taraflarını yazmamı isteyenleri sürekli gördüğümden bilirim. Oysa ki yaşam “yüreklerdedir.” Bunu daha iyi bilirim. “Yürekten” görmeyi bildiğimden daha iyi bilirim. Herkesi, her yaşantıyı, her sıkıntıyı, her acıyı…Gülen yaşamları da görürüm. Gülen yaşamların ardındaki hüznü görebildiğimden rahat ederim. Çünkü “yüreğimle” birlikteyim.

“Yürekler” git gide derinlere akıyor, akacak da. Daha ulaşamadığım nice derinlikler olduğunu anlayabildiğimden…Keşfedilecek çok “yürek” olabilme ihtimali bile içimi sarıyor, yazı yazma isteğiyle…İnsanı “insanda” tanıyabilmenin rahatlığıyla… Görüntünün ötelerinden…

Yürekleriyle görebilenlere derinliklerinin devamını dilerim.

Reyhan Gazel

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...