18 Aralık 2007 Salı

Eşitlikçi Yaşam Algısı





EŞİTLİKÇİ YAŞAM ALGISI


19. Yüzyılın ilk yarısından sonra kendini daha da belirginleştirmeye başlayan, Batı ile Türk Toplumunun ayrıştığı temel noktalardan birisini Ahmed Mithat 1870'lerde " Batıda koca koca konaklar varmış.; fakat bunlara tasarruf bahtiyarlığı üç-beş kişiye münhasır kalacaksa koca koca binalar bulunacağına ufak ufak binalar bulunsun da herkes mal sahibi olsun…" diyerek aydın Türk duruşunu anlatmış.

Ahmed Mithat, büyük sanayi devriminin başladığı 19. yüzyıldan itibaren toplumları bekleyen büyük tehlikeyi de sezebilmiş, kişisel çıkarların arttığını, karşılıksız iyiliklerin azaldığını vurgulamıştır. Ahmed Mithat, daha çok İslamiyete dayalı, dengeli bir ekonomi modelini savunuyordu. " Ne demek? Cümlemizi bir Allah yaratmadı mı? Cümlemiz anasır-ı erbadan mürettep değil miyiz? Hepimizde cevheri insaniyet müsavi değil mi? … " Sözlerine bugün bile şapka çıkartıyor olmamız hala böyle bir özlemin sonucu olsa gerek.

İslami kültürün anlattığı, anlamamız gereken, "komşusu açken tok uyuyan bizden değildir.…" anlayışının ekonomi modeli haline gelmesi, sanayileşme sürecinde olan Türkiye'de batılılaşmış insanları bile rahatlatacak türden bir anlatımdır. "Her insan eşittir" ilkesinin beyinlerdeki, yüreklerdeki kalıcılığıyla bu söylem rahatsızlık vermez. Rahatsızlık vermemesinin ötesinde, günümüzün sentez değerlerine de katkı yapar.

Biliyoruz ki, "insan", var olma nedeniyle, var olabilme şartlarıyla kendisini mikrokozmos ( küçük bir evren) olarak oluşturmaya çalışan tek varlıktır. Aynı zamanda mikrokozmosunda kendisine ait değerlerini, yaşam standartlarını oluşturmaya çalışan da tek varlıktır. Yaşayabilmek için barınmak, korunmak, sıcak yemek yiyebilmek, giyinmek … zorunda olan bu tek varlık yine tek başına doğaya karşı durabilmek için de didinir, durur.

Yine "insan", barınmak, korunmak, sıcak yemek yiyebilmekten öte, ihtiyaç fazlası büyük konaklarda yaşamayı da bilmiş, bir başka "insan" açken sıcak yemekleri daha soğutmadan çöpe dökebilmiş bir varlıktır. Yazık çok yazık…

Batılı bir "insan" ile Türk "insanı" arasındaki engin farkı görmezden gelebilmek zordur. Ama "batılılaşmış insan" ile yaşamak durumunda olan "insanı" bugün bile görebiliyor olmamız insanlık adına çok üzücüdür. Her "insanın" bir olduğuna yüreklerden inananlar olarak üstelik…

Yine de inatla "Yaşam herkese gülsün" ilkesiyle küçük bir köşeden de olsa "insan" vurgusuna katkı yapabilmek büyük mutluluk benim için. Sizlerin de bu ilkeye bağlı olduğunuzu bilerek üstelik…

Sevgiyle kalın
Reyhan Gazel

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...