20 Ocak 2008 Pazar

Yüreklerin Menzili




Nereden nereye, ne için, neden, nasıl… yüreklerin geleceğine, yüreklerin kendisinin yol aldıracağını söylemek zor olmasa gerek. İnsanın yüreği kendi ellerindeyse elbette. Ancak, yürek dışarıda orada burada geziniyorsa, o yürek nasıl olsa bir yere götürülür. Bu durumda rahat olmak gerek. Yorulmadan…aman ne güzel, ne kolay…

Yüreği dışarıda yaşamayı hep isteyenler olmuştur. Özellikle yorgun düştüğümüzde. “Yüreğimi birisi alsa da bir yerlere götürse nasılsa iyi bir yer bulur benim için…” Tabii bulunur iyi bir şey de sorun da bu zaten. Bulunan iyi bir yer bizim yüreğimizi mutlu eder mi? Bedenimizi mutlu etse de. Yüreğimizin derinlerden istediğini bedenimiz, beynimiz bile tam bilemezken başkasının elleri nasıl bilebilir? Böyle bir yaşamı yaşamak nasıldır?

Kendimize, kendimizin biçtiği yol yüreğimizin yoludur; bilene… Karşımıza çıkan zorlukları yenebilmenin ağırlığı yüreğimizi sardığında daha yenilmez olmamız da bundandır. Yüreğimiz ancak kendimizdeyken güçleniriz. Başka yürekleri güçlendireceğimize…bir başka yüreğin istediği yere yüreğimizin gitmemesi…ne güzeldir bilir misiniz?

Yüreği yerinde olmayanların, yüreklerinin neden yerinde olmadığı o kadar kolay anlatılır değildir; düşünene… anlamak zordur…böyle yüreklerin menzillerinin anlaşılamaması da bundandır. Adeta serseri mayın gibi…nerede bulunacağı bilinmez.

Kazak almaya giderken, arkadaşımızın tavsiyesi ile çikolata almamız gibi, yüreğimizi başka yüreğin emrine vermemiz küstürür. Öncelikle kendimizi, kendimize küstürür. Yüreğimizi daraltır, huzursuz eder. Küsen yürek, yıpranır, böyle durumların çokluğu yüreğimizi bir daha hiç açılmamacasına kapata da bilir. Yaşama, algılara, bedene, beyine…

Böyle bir yaşamın istenmesini hiç anlayamam. Anlayabileceğimi de sanmam. Kendimize ait değerlerin yüreklerimizde bulunduğunu bildiğimden, bunun inkarının önce yüreğimizde yaşanmasını değerlendiremem. Bir insanın kendisine bunu yapabilmesine hiç katlanamam. Yaratılış nedenimizi bildiğimden…

Yüreklerimizin kendisini her yaşadığı olayda, daha da derinlerden bizlere teşekkür ederek yanımızda olmasını anlayabilmek zor olmasa gerek. Bunu görebilmek de…Dışarıdaki yüreğimizin ne acılar çektiğini yaşamış olmamız gerek. İsteyenin istediği yere götürmesi yüreğimizin kimliğini ne hale getirir?

Yüreklerimize döndüğümüzde gitmek isteyeceği menzili görebilmek, gideceğimiz menzilin bizi mutlu edeceğini düşünmek, bilmek gerek. Bilmiyorsak tüm başarılı insanlara bir de bu açıdan bakmak gerek. Her şeye rağmen ayakta kalanların yaşamına, yüreklerinin sımsıkı, dimdik nasıl durduğuna…derinlerden bir bakış fena olmaz aslında.

Mutluluk peşinde koşmak kolay, ancak mutluluğa kendi yüreğimizle ulaşabilmek güzel. Daha kalıcı, daha anlamlı, daha mutlu edici…değil mi?

Reyhan Gazel

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...