24 Ocak 2008 Perşembe

"Kadın"




Yaşamımın geçmiş hiçbir döneminde cinsiyet vurgum olmadı. Olacağını da hiç düşünmemiştim. Çünkü, tüm beynim, yüreğim ”insan” temelinde kurgulanmıştı. Zaman geçtikçe cinsiyet vurgusu beynimde, yüreğimde daha belirgin oluşmaya başladı. Özellikle yaşamın içine daha sıkı girdikçe….

Birbirini tamamladığını düşündüğüm cinsiyetlerin, aslında birbirleriyle rekabet, çatışma ve varlık kavgasında olduklarını görmem kendi cinsiyetimi anlamama yol açtı. Kendi cinsiyetimin bana yüklemiş olduğu misyonuyla birlikte… Kazandığım değil, verilen ve kabul etmem gereken misyon. Çarem yok tabii…Tüm kadınlar gibi.

Kadınlara uygun görülen rolleri birer birer oynamam gerektiği konusunda baskılar belirgin oldukça, en iyi oyuncu ünvanını alıp almama konusunda düşünmek ve karar vermek de gerekti. Karar veremedim hala… Beynimin, yüreğimin temel kurgusu “insan” oldukça da verebileceğimi sanmıyorum.

En iyi oyuncu olma konusunda fikrim net değilken, temelde biçilen rolleri oynamamanın mümkün olmadığını da aynı dönemde görmeye başladım. Asgari müşterekte anlaşarak yaşamla geçinme sözünü kendimce, kendime vererek….

Yaşamın içinden “kadın” vurgusunu belirginleştirmeye çalışanların, yaşamda karşılaştıkları “kadın” lara ettikleri farklı zulümleri bilmek bile acı verici. Geçmişinde “insan” vurgusunu .beyinlerinde, yüreklerinde yaşamayanların “kadın” lara yaşattıklarını bildiğimden…

“Kadın” lar akıllıdır… çok akıllı. Kendilerine yapılan hiçbir zulmü unutmayacak kadar akıllı. Unutmuş görünmeleri bile akıllı olduklarını göstermez mi? İnandırabilmek…Oysa ki, sevgi, güzellik, akıl, yürek gibi beyne hoş gelen kavramların tümünü kendinde barındıran “kadın” lar, ortak bir yaşamdan öte ne istediler?

Yaratılan her bir insana öncelikle“ İnsan”, gözüyle bakılmasının yüreklere bu kadar zor gelmesini hiç anlayamadım. Cinsiyetlere özel vurgu yapılmasını kesinlikle anlayamadım. Kadınlara özel bir varlık muamelesi yapılmasını ise yine anlamaktan çok uzağım. Aklım yaşamı tanıdıkça anladı ama yüreğimle anlayamadım.

Sadece görüntü ile bir insanın yargılanmasını anlamak bile bana zulüm gelirken, bunun anlamaktan öte yaşamda karşımıza çıkmasını içime sindiremedim. Erkeklerin kurguladıkları dünyada “insan” olamadan kadın olarak yaşamak gerektiği fikri de benden çok uzak. Tüm kadınlardan çok uzak. Yaşamda kadın görüntüsü ile var olabilmek ne zor bilir misiniz?

Değerlerinizi yaşayamadan var olmaya çalışmanın zahmetine ne kadar katlana bilirsiniz? Her şeyimiz konuşulur oldu…Değerlerimize ilişkin kıyafetlerimiz bile ülkede gündem oldu. Kıyafetlerimizle değerlerimiz yargılanır oldu. Beğenenler beğenmeyenler şeklinde jüri nerdeyse teklif edilecek oldu. Ne gerek var?

Yaşama kendisi gibi katılan, üreten “insana” büyük ihtiyaç olduğu günümüzde kadın vurgusunun nedenini anlayan varsa beri gelsin. “Kıyafetin istediğimiz gibi olursa gel, yoksa karışmam “… Buyrun…birlikte alışverişe gidelim mi?
Seçelim mi beraber? Etek uzun mu olsun istersiniz, keramet buyurum da alalım istediklerinizi, bir daha bir daha vakit harcamayalım…. Saçlarımız nasıl olsun istersiniz. Siz söyleyin biz yaptıralım.

Hiçbir şey bu kadar kolay değil. Kolay olmamalı. Üretim çağında bunlar konuşulmamalı. Kadına “insan” ca değerlerini yaşama izni verildiğinde daha mutlu olacağımızdan emin olun. Bizim mutluluğumuz toplumun mutluluğudur; bilene…Toplumun gerçek toplum mühendisleri olarak, tüm kadınlar için…

Kadınların önce “insan” olmaları sonra, cinsiyetlerini ve yüreklerindeki değerlerini yaşamalarına yürekten destek olunana kadar, gündem dışı ama yaşamın orta yerinde mücadelemiz sürecek. Bundan emin olunuz.

Görüntüsü ile bir “insanın” değerlendirilmesinin hakkını kendinde bulanlara son söz;

“ Bir “insan” özeldir, tektir. Aklı, vicdanı olan tek varlıktır. Cinsiyet “insanın” dışında ama içinden onu belirleyen özelliklerin tümünü çağrıştırır. Cinsiyetin verdikleri ile “insan” olarak getirdiklerimiz bütünleşince yaşamda var olunur. Yaşam tamamlanır. Kadın ve erkek yaşamın tümünü anlatır. Ortak yaşamın tümünü…Ortak yaşamda birisi değerlerini yaşayabilirken, diğeri sadece içinde yaşatırsa sonuç yaşam için sıkıntılı olur. Yaşam bu adaletsizlikten dara girer. Üretim “insan” olan için varlık nedenidir. Kendisini var edebilmeyle birlikte... Bundan mahrum kalanlar üzülür. Üzgün “insan” ın yaşama katkısı ancak üzüntü olur. Gerisi rol olur…”

Yaşam herkese gülsün…

Reyhan Gazel

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...