20 Ocak 2008 Pazar

Sosyal Restorasyona Start




Bir kaç aydır Türkiye gündemini meşgul eden sosyal restorasyon ifadesi, beyinlerden sonra tüm yüreklerde yerini alırken bir taraftan da karşı çıkanların, karşı çıkma nedenleri üzerine polemiklere karşı durmaktadır. Duracaktır da.

Avrupa'nın yeniden doğuşunu anlatan kavramı, sosyal restorasyon olarak ifade eden Başbakan Erdoğan, ağır ekonomik krizlerin altında ezilen Türkiye'nin artık sosyal restorasyon döneminden geçmesi gerektiğinin altını da çizmektedir. Elbette ki Başbakan Erdoğan, sosyal restorasyonun bir slogandan öte, ekonomik alt yapısı hazırlanmış ciddi bir stratejik planlamanın sonucunda oluşabileceğini de biliyordur.

Ancak, sosyal restorasyonu sorunsuzca başarabilmek için, ülke olarak karşımıza çıkacak ciddi problemler olacaktır. Bu problemlerin de birçok hassas yönleri… Her şeyden önce, dünya üzerindeki bazı güç odakları bölge üzerindeki etkileri güncelleyebilmek ve arttırabilmek için, her türlü kavmiyetçi oluşumları, ülke içindeki farklılıkları birbirine düşman etmekten geri durmayacaklardır.

Sosyal farklılıkların tümüne, fırsat eşitliğini gerçekleştirmeye yönelik atılacak adımlardaki zorluklara ek olarak, toplumdaki bireysel ayrılıkların toplumsal kabulüne yönelik olumlu bakış sağlayabilmek de sosyal restorasyonun en sıkı problemlerinden birisidir.

Sosyal restorasyonda olmazsa olmaz durumlardan birisi olan fırsat eşitliğini, bedensel, dinsel, yaşamsal… her tür farklılığa rağmen, verebilecek koşulları oluşturabilmek, öncelikle fırsat eşitliği kavramının yüreklerde, beyinlerde netleşmesini gerektirmektedir. Yaşamın devamı için asgari şartların her tür bireye ulaştırılması için sağlam koşulların, sürdürülebilir şartların oluşturulması öncelikle ülke içindeki bireylerin bu durumu kabulünü gerektirir.

Geçmiş dönemlerde eğitimden yoksun bırakılmış, evinde adeta cezalı insan konumuna sokulmuş bir engelli bireye, tüm toplumun eğitim, iş, sosyal kabul verebilmesi o kadar da kolay gerçekleşmez. Yasal düzenlemelerin yerinde ve anlamlı olması bile engelli bireyleri gerçek fırsat eşitliğine kavuşturmaz. Engellilerin de toplumsal kaynaşmadan gerçekten yararlanmaları için öncelikle toplumsal bakıştaki sıkıntının giderilmesi gerekir. Bu kararlı tutumla beklendiği kadar zor değildir.

Meslek sahibi olamamış bir insanın yoğun uğraşlarla meslek edinmiş bir insanla aynı maaşı alması da beklenemez. Ancak, eğitim, iş olanakları tüm insanlara eşit verildiğinde gerçek fırsat eşitliğine ulaşılmış olunur. Çünkü her konuda sosyal restorasyon yapamazsınız. Bunu da bilmek gerekir.

Yıllardır bireysel ya da başka nedenlerle ülkenin bir çok fırsatından yararlanamamış insanların çığlıklarını duyup, bu çığlıklarla mücadele edebilme gücünü kendinde görenlerin eleştirilmekten çok alkışlanması ve desteklenmesi gerekir. Kimin gücü nereye kadar yeterse…

Öncelikle fırsat eşitliğinin tüm yüreklere gerçek anlamıyla sokulabilmesi belki de başlangıç noktalarından birisi olmalıdır. Her konuda sosyal restorasyon yapılamayacağını ancak fırsat eşitliğini beynimize yerleştirerek anlayabiliriz. Asgari şartların hangi noktalarda belirleneceğini, asgarinin ölçütünü, yaşamsal faaliyetlerin öncelik sırasını, bireysel farklılıkları olanların hangi oranda, ölçüde fırsat eşitliğinden yararlanabileceğini ciddi ortamlarda netleştirmek gerekir.

Bir şeyin yokluğunu söyleyebilmek kolaydır, iyi bilirim. Ama yokluğun giderilmesini dile getirmek herkesin bakışını bu yöne çevirir sonrasında ise işe başlamak, herkesin dilinin kuvvetini getirir. Bu nedenle yeni bir şey yapanlar tüm bu süreçleri bilerek iş yapmaya başlar. İşin tüm stratejik planlamasını da öncesinde düşünerek. Planlanmayan süreçlerdeki ani, istenmedik sıkıntıların çıkması durumunda ise hemen yerine acil eylem planları girer, girmelidir. Tüm değişim planlayıcıları, yapma sevdalıları bunu iyi bilir. Bu nedenle rahat olun.

Reyhan Gazel

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...