29 Ocak 2008 Salı

Boş Geçen Zamanlar




Bir atın gözlerinde kıpır kıpır dolaşan ışıltının, kelebek dünyasındaki renklerden farksız olduğunu söylemek çok mu zor? Görememek de mi zor? Çiçeklerin, böceklerin dünyasındaki renklerin yüreklerde görülmemesi, görülememesi de ne ola ki? Çeşit çeşit, renk renk…Oysa yaşamın kendisini bulduğumuz yüreklerdeki renk cümbüşü, doğada gözümüzün önüne yansımıyor mu? Görebilene…

Bir insanın kendi yüreğine inememesinin nasıl bir yaşantı getirdiğini hep gördüğümden rahatım. Yaşamın kendisini bulduğumuz yüreklerdeki her bir atomun! keşfedilememesinden rahatsızım. Her yürek için hem de.

Görebilene o kadar büyük bir derinlik katıyor ki! Yaşamı yüreklerde görebilene…Yürekleri yaşama katabilene…kattırabilmek ne zor bilir misiniz? Her yüreğe girebilmek, her yürekten istendiği zaman çıkabilmek…yürek elimizde yaşayabilmek…Yüreklerin farkına varabilmek…yüreklice yaşamda var olabilmek…

Dağlardaki engin durumu çıplak gözle görmenin kolaylığı bir tarafa, hissedebilmek…bulutları kendi renginde bir daha bir daha görebilmek…Gülleri renk renk yüreklere katabilmek…Her yürekte ayrı bir derinliği hissedebilmek… Hissedememek, hissetmeye çalışmamak, hissetmeden yaşamaya alışmak…

Yaşamın renkleri olan her bir insanı engince gözetleyememek zor olsa gerek. Yürekleri hapsederek, düşünemeyerek, hissettiğini yaşayamamak….Farklılıkları farklılık olarak görüp renkleştirememek, farklılıklardan kaçınmak…kaçınınca kurtulacağımızı düşünmek…Herkesi kendimizin renginde görmek istemek…Bu mu yaşam?

Yaşam, yaşayabilmek…yaşamda ayakta kalabilmek, yaşamda yaşamları görebilmek, yaşamların enginlerini yaşayabilmek… Yürekten yılmadan, yüreklice…Çok mu zor? Bir insanın yüzüne bakınca ondan renk ötesi, renksiz bir bakış görebilmek de marifet. Bu marifeti başarabilmek kolay olmasa gerek. Farklı renkleri yok sayarak, kendi rengimizi var kılmaya çalışmak da….

Yüreklerin olmadığı yaşam boş yaşamdır…Yüreklerin yüreklice davranmadığı yaşam boş yaşamdır…Kin, nefret boşa geçen yürek zulmüdür…Gereksizce, var olamadan kinleşerek yaşayabilmek nasıl bir duygudur? Bir bakmışız yaşamın bitmesine az kalmış… O zaman geriye dönüş var mı tekrar renkleri görebilmek için…Kendimizden farklı renkleri…Kırılan yürekleri bir tarafa bırakarak yaşanmış boş zamanları döndürebilir miyiz?

“Dönülmez akşamın ufkundayım, vakit çok geç” sözleri melodili yüreğimize akarken, gözlerimizden yaşlar birer birer ama derinlerden dökülürken, bitmişliği düşünmenin yaşamda karşılığı nedir bilir misiniz? Koca bir hiç…Yitirilmiş, geri gelmeyen zamanlar… görülememiş farklı renkler…Yıkılıp bırakılmış yürekler…


Yaşamdaki her renge selamlar…

Reyhan Gazel

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...