29 Eylül 2008 Pazartesi

Hoş geldin Zeynep Dilara








Her insan evladının doğumunun ardından duygu seline kapılır. Bu seli kendi bildiğince anlatır, yazar ya da sadece yaşar. Sadece benim için değil, tüm engelli aileleri ve engellilerimiz için çok kıymetli hocamız Prof. Dr. Ali Seyyar da minik kızı Zeynep Dilara için çok anlamlı, gözlerimizi dolduran bir yazıyı kaleme almış. Bu duygularını bizlerle paylaşan Ali Hocama en içten saygılarımla...

Tüm dualarımız Zeynep Dilara ve tüm yeni doğan yavrularımız için olsun.







Hoş geldin Zeynep Dilara


Ümitsizliğin haram edildiği manevî dünyamızda ümidimizi hep korumaya çalıştık. Ama gaflet anlarında ümidimizi yitirmişliğimizin karamsarlığını sana hissettirmiş isek bizi affet Zeynep Dilara. Ezelden beri her şeyin tayin edildiği bir âlemden dünya denilen bir çilehanede hep imtihan, hep sabır ile yaşadık.

Seni koklamak, senin gözlerine bakmak, hayranlıkla ellerini tutup yanaklarından öpmek, dünya ötesi bir arzu, ulaşılması zor bir hayal gibi algıladığımız bir zamanda varlığının ilk işaretlerini gösterdin sen bize. Hakikate ve varlığa inanmak, iman etmek kadar zor ama iman kadar tatlı ve anlamlı olduğunu sen bize hissettirdin en küçük kıpırdanışlarınla. Senin gelişine inanmak, Yaratan’ın “OL” emrine kalben inanmanın ötesinde hakkel yakın yakınlığını yürekte hissetmektir. Belki deniz dalgaları gibi coşkun bir hâl içinde değiliz ama engin ufuklara yelken açmış, uzun bir yolcuğa çıkacak bir geminin deryaya açıldığı heyecanlı bir günün sabah güneşinin sıcaklığını bütün hücrelerimizde hissediyoruz.


Hayatımıza farklı bir anlam kazandırmak, bize yeni sorumlulukların yanında ilave görevler yüklemek üzere yola çıktın. Şuna inanmanı istiyoruz. Ruhî derinliklerden gelen ezelî sevgi sayesinde her zorluk, bizim için kolay olacak. Dökeceğin her gözyaşı, ciğerlerimizi damla damla yakacak, gülümseyişlerin ise kalbimize ferahlık verecek. Uzun bir bekleyişin ardından, sabrın ve duaların tesiriyle ilahî lutfun tecellilerini daha dünyada iken tattık. Cenneti dünyaya taşımak elbette mümkün değil ama gözlerindeki o nuranî bakışlar, bize Cennetten bahşedilmiş bir tadımlık sükunet gibi gelecek ve sükunetli tadımlıklarla ebedî huzur ve saadet bahtiyarlığına erişeceğiz. Kim bilir belki de Cennet hurilerinden aldığın güzelliğinle son baharımızda bize daha nice nice sevgi dolu yıllar tattıracaksın.


Fıtratının berrak temizliği ile etrafa hep ışıklar saçacaksın. Yaşlandığımızı hissettiğimiz yorgun bir dönemde bütün kederlerimizi unutturacak o muhteşem gelişin. Geçmişe ait sorguları ve endişeleri hep bir yana bıraktık. Sen mi bizi terk ettin yoksa biz mi seni beklettik soruları ile ne kendimizi, ne de seni yargılamak niyetindeyiz. Kader planında ne düne ait olanlar ve yaşananlar, ne de yarına ait olanlar ve yaşanacaklar bizim elimizdedir. Kadere hep iman ettik ve ümitsizliğe düşmemek için yine kadere teslim olduk. Dualarımız ve girişimlerimiz, cüzî irademizin bir tezahürü olarak küllî irade ile buluşmasına yönelik idi. Ve küllî irade, kader çizgisinde seni bugün bizlerle buluşturdu. Senden önceki kaderimiz, O’nun iradesi altında olduğu için, isyan etmeden hep rıza çerçevesinde kadere boyun eğdik. Yine O’nun rızasını kazanmak ümidiyle senden sonraki kaderimize de aynı manevî istikamet doğrultusunda hep gönülden bağlı kalacağız.


Seninle hem gündüzleri, hem de geceleri yani her saniye seninle beraber olacağız. Seninle birlikte hayatımızı paylaşacağız. Sen yavaş yavaş büyürken belki de biz hızlıca yaşlanacağız. Ama sayende yaşlanmanın tadına vara vara dünyadan ayrılacağız. Çünkü artık sen varsın ve eminim seninle her şey daha güzel olacak. Anamın duası aklıma geldi. “Allah, bana sizin acınızı göstermesin, ölümüm sizinkinden önce olsun” derdi. Şimdi aynı duaları ben de senin için terennüm ediyorum:


C. Hak, bize hiçbir zaman acını göstermesin, kader ne der bilmiyorum ama ölümünü bize göstermesin”. Ya Rabbi, her şeyi yaratan olarak Sen her şeye kadirsin, biz ise aciz kullarız. Ancak senin lütfunla sabredebildik ve yıllar sonra muradımıza eriştik. Ne olur yine Senin inayetinle yeni görevimizi layıkıyla yerine getirebilelim ve emanetini en güzel biçimde koruyabilelim. Ya Rabbi, misafirimiz çok değerli, o bize verilmiş ne güzel bir hediyedir. Emanetini korumak, kollamak ve sevmekte bize itidal nasip et. Çocuğumuza göstereceğimiz ilgi ve sevgide ne Gayretullahına dokunacak aşırı bir tavır, ne de şeytanları sevindirecek mesafeli bir yaklaşım hâkim olsun. Sevgimiz hep fıtrî, şefkatimiz hep derin ve duygularımız hep canlı ve sıcak olsun. Ya Rabbi, biricik bebeğimiz Zeynep Dilara ile fedakâr annesine ve bize hayırlı uzun ömürler ver. Ver ki sonbaharımızda bile nevbaharın tatlı heyecanlarını yaşayalım. Ya Rabbi, dünyadaki nimetlerin ve lütufların bu kadar hoş olduğuna göre kim bilir öbür âlemdeki sürpriz mükâfatların nasıldır?


Zeynep Dilara’nın Annesi ve Babası:
Ali ve Asuman Seyyar

İlk Kaleme Alındığı Gün: 30.08.2008 Cumartesi; Sürmeli Oteli-Ankara.
İkinci Kez Kaleme Alındığı Gün: Zeynep Dilara’nın doğduğu gün: 24.09.2008; Çarşamba; Ada-Tıp Hastanesi; Adapazarı.

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...