23 Eylül 2008 Salı

Biraz da Ruhsal Engellileri Konuşalım







Yıllar önceki bir yazımda, engellileri engel tiplerine göre sınıflarken, gözümün önüne masum, bir o kadar da istenmemenin yarattığı kırgınlığı olan tüm engellilerimiz geldi. O zaman kendimce bir ifade buldum. ‘ Masum gözlerle bekleyen engelliler…’ Bekledikleri de sadece istenmek, herkesle aynı davranışları görebilmek, özetle ‘insan’...

Yazımın devamında bir anda aklıma engelli olduğunu göremediğimiz ancak, toplumda rahatça dolaşmasıyla sıkıntı yaratan insanları düşündüm. Çünkü toplum, böyle insanları rahatça içine alırken, ne kadar büyük bir tehlikenin altına girdiklerini göremiyordu. Evet bu insanlar asıl engelli insanlardı ve toplumca engellenmesi gerekiyordu.

Bu insanlar ‘ruhsal engelli’ insanlardır. Başka engel gruplarının topluma zararı olmazken, bu engel grubunun topluma ciddi zararı vardır. Düşünebiliyor musunuz, fiziksel engelli bir yavrumuz kime ne zarar verebilir? Çünkü, istenmemenin getirdiği zarar ancak kendinedir.

Gazetelerde yazılan onlarca, yüzlerce cinayet, tecavüz, vahşet… haberlerinin müsebbibi olan insanlardır ruhsal engelli insanlar. Ama engelli olarak düşünülmediği için her yere rahatça girip çıkan insanlardır aynı zamanda. Her girdikleri ortama zarar vererek üstelik. Bu zarar, bazen canların yitip gitmesine yol açarken, bazen de sürekli gerginlik olarak toplumda yerini bulur.

İşte son haber:

“Edirne'nin Lalapaşa İlçesine bağlı Kalkansöğüt Köyü'nde taşımalı eğitimle okullarına gitmek için servis bekleyen öğrencilerin üzerine ateş açan ve iki öğrencinin ölümüne iki kişinin de yaralanmasına neden olan Ahmet Öztürk, Jandarma ekipleri tarafından karşı ormanlık alanda yakalanarak gözaltına alındı. Alınan ifadesinde cinayeti işlediğini itiraf eden katil zanlısının savunması ise insanın kanını dondurdu. Olayı tüm çıplaklığı ile anlatan katil zanlısı, ´Sabah çocuklar çok ses çıkarttı. Ben de onları uyardım. Bana tepki gösterdiler ve tüfekle vurdum. Oldu bir kere dediği öğrenildi.”

“Gürültü yaptılar, vurdum” diyen diller hangi gruba girer sizce? Bir taraftan eğitim, sosyal, sağlık ortamlarında istenmeyen bedeninde yetersizliği olan vatandaşlarımız, bir taraftan da ayakta, sapasağlam, dimdik duran! ruhsal engelli vatandaşlarımız. Sizce hangi grup gerçekten engelli? Ya da, sizce hangi engel grubu toplumdan uzak tutulmalı?

Hiç kimse yaşayabileceklerini önceden göremez. Ancak, yaşamın içinde yaşadıkça öğrenir. Buna kader deriz. Ancak, kendi kontrolümüzün dışında yaşamımıza girenler karşısında, başkaları tarafından bir de farklı bir yaşantının içine çekilmek istenmesi, sonrasında da istenmemek, kolay kabul edilir bir şey değildir. Buna kader dememeliyiz. Çünkü yaşananlar, insan eliyle yapılan zulümden öte bir şey değildir. Düşünebiliyor musunuz, bir anda kaza sonrası ayaklarınızı kaybediyorsunuz, sonrasında da sokağa çıktığınızda “yolu sandalyenle işgal ediyorsun” diye azar işitiyorsunuz. (Bu şahsen duyduğum yaşanan bir olaydır. Hem de onlarca kez duyduğum) Ancak, diğer taraftan, iki çocuğu durduk yere katleden bir adam, elini kolunu sallayarak sokakta gezebiliyor. Tekrar soruyorum; sizde asıl engellenmesi gereken insanlar kimlerdir?

Devam edecek…

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...