6 Mart 2008 Perşembe

Savulun Atlılar Geliyor!





Hızlı hızlı nereye koştuğunu kendisini bile bilmeyenler, bilen, bilmeyen, bilmesi beklenmeyenler… Bilinse bile bilinmiyormuş gibi yapılanlar, bilenlerle bilmeyenleri birbirine karıştıranlar, kimin neyi bildiğini bilmeyenler, bildiklerini bilmeyenler, bilebileceklerini hayal bile edemeyenler, bildik de ne oldu diyenler….Bilmeyle işi olmayanlar… Ne işi olduğunu bilmeyenler…Bilinmeyenlerle bilinemeyenleri birbirine karıştıranlar, her şeyi biliyorum sananlar, bilse de bilmiyormuş gibi yapanlar, bilen, bilmeyen, bildiğini bilmeyen, bilmeyi bilmeyen…Sıkıldınız değil mi? Yazan da sıkıldı zaten.

Yaşamın içinde bilme ile ilgili ne kadar çok anımız geçiyor. Başkalarının anları geçiyor, geçecek, geçemeyecek, geçse de geçtiği bilinmeyecek… Bilgiyle alay edenler çoğalacak, ulaşmak isteyenler azalacak, ulaşılsa bile farkında olunmayacak… cak da cak. Yaşam bir şekilde devam edecek. “BİLDİM” denerek. Karşı taraf sormadığı sürece sorun yok: “ Neyi bildin?” Sorana kadar idare edilir nasıl olsa.

Kendisini “oldum” düşünenler, düşünmeyip olduğunu bilenler, olabilecek olduğunu bilemeyenler, bilmek istemeyenler, bu işler için vakti olmayanlar. Dizilerden vakit kalırsa bir ara bilmek isteyenler…Arada bir bilin ne olur ki! Dizi aralarında da olsa.

Öğrenmeden uzak duranlar için kızgınlığım. Yaşam boyu öğrenmeyi öğrenemeyenlere sitemim. Öğrenebileceğini bilmeyenlere dargınlığım. Öğrenebilecekken, öğrendiklerini tekrar edenlerle kavgam.

Düşün düşün…biraz daha düşün, neyi bildiğini düşün, düşündüğünün anlamını düşün, düşündüğünü yaşamın içinde düşün…Düşün de düşün… Ne olursa artık. Bu mu? Değil tabii. Yaşamın içinde küçücük kalanların yaşamın içinde büyükmüş gibi algılanmasını düşünmek en yararlısı. Vakit daha iyi geçer inanın.

Ürütebilecekken, bilmediğinden üretemeyenleri, bildiğiyle üretime katılamayanları, bilerek üretmeyenleri kınama zamanı geldi. Kına yakanlara inat, kına vermemek gerek. Kınayı sadece düğünlerden önce sürmek gerek.

Savulun atlılar geliyor! Savulmasanız da gelecek. En iyisi beklemek mi? Nasılsa gelecek…Beklerken düşünmek mi? Daha neler, zaten düşünerek beklemedik mi? Yoksa beklerken bile düşünmüyor musunuz? O zaman durum daha kötü. Bari beklerken düşünün. Atlılar neden hızlı geliyor, nereye geliyor, gelirlerse ne olur, geldiler de ne oldu, gelseler ne olur, gelmeseler ne olur? Niye savulduğumuz ayrı bir konu. Gelsinler, bırakın, işinize bakın. Durmayın hadi çalışın!

Ne anlatmaya çalıştığımı anlamayanlara ödev: Tüm yazılarımı baştan sona okuyun!

Reyhan Gazel

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...