25 Mart 2008 Salı

Manevilik





Maneviliği sadece ruhsallıkla karıştıranlar, ruh temelinde basite indirgeyenler biraz daha düşünsün. Ruhun bedeni harekete geçiren etkisini bilenler, harekete geçiren etkinin tetikleyicisi rolündeki maneviliği düşünmüyor olsa gerek.

Ruhu harekete geçiren etkinin büyüklüğü, kararlılığı, şiddeti, duruşu maneviliği anlattığından, ruh ve manevilik arasındaki ayrımın daha net sorgulanması gerekmiyor mu? Ruh deyip geçmemek, manevilik deyip, ruhu düşünmemek gerektiği de.

Yaşamın içinde vakit bulup düşündüğümüz anlarda, beden kendisini somut, anlaşılır ve gözle görünür şekilde gösterirken, ruh bir kenara itilerek çoğunlukla yok sayılır. Bedeni var eden hareketin kaynağı pek düşünülmez. Neden, nasıl bir hareketin ortaya çıktığı akla bile gelmez. Oysa ki, yaşama bedenimizle katılırken, bedenimizi yaşamın orta yerine koyan, duruşunu anlatan ruh, derinlerde bir çok işle meşguldür. Ruhu ortaya çıkaran tüm işler, arka planda çoğunlukla bilinmeden yaşanan ciddi etkileri de beraberinde getirir.

Manevilik ile maneviyatı birbirine karıştıranlara az da olsa rastlanır. Az diyorum, çünkü, manevilik bu dünyanın dertleri arasında görülmediğinden…Dert edilmediğinden…Yok sayıldığından…Böyle düşünmeyenler de bile manevilik ve maneviyat arasındaki ince, pamuk ipliğine bağlı ayırım olduğu anlaşılmaz. Tüm kavramlar iç içe geçmiş olduğundan, burada da bu sıkıntının yaşanması doğaldır aslında.

Yanlışın doğal olması kabul edilebilir olması demek değildir. Aklımızın erdiğince doğruya ulaşabilmemiz gerektiğinden, aklımızın yerinde olduğunu bildiğimizden, doğruyu bulabilmek oldukça önemlidir.

Hegel “geist” kavramını uzun yıllar önce kullandığında, felsefe tarihi ortaya çıkan bu kavram etrafında dönmeye başlar. "Geist" ın ne olduğu Hegel’in kendi dilinden anlaşılmaya çalışılır. Bizde de çevrilir. “ Ruh, tin…” Hemen üstüne atlanır. Ruh… Bildiğimiz bir şey nasıl olsa. Ruh işte, beden ve ruh... bilmeyecek ne var bunda?

Bir kavramı irdelemek o kadar kolay değildir; bilene. O kavramın tüm açılımlarını yaşama ilişkilendirmenin gerekliliği ile düşünmek gerekir. Analitik düşünme ile olabilecek en akılcı açılıma ulaşmak gerekir. Bedeni hareket ettiren gücün, görünmeyen etkinin arka planında bulunanları da. Ruhu besleyen, var eden, sarsan, saran, geren, bunaltan, eriten….Tüm unsurların bilinmesi önemlidir böyle analizlerde. Manevilik böyle bir anda ortaya çıkan bir kurtarıştır. Düşünmenin ayrıntılarında kaybolmaktan kurtarış…

Manevilik, maneviyattan sadece dini unsurların değil, kültürel etkilerin de etkisini göstermesiyle ayrılır. Kültür din arasındaki ince çizginin öneminin sorgulanması ayrı bir yazı konusu olarak kalır. Örneğin, büyüklerin önünde bacak bacak üstüne atılmaması ruhun beslendiği manevilik kaynağından gelir. Manevilik kaynağının temelini oluşturan kültürel öğelere din etkisini bir tarafa bırakmadan…

Benden bu kadar, ister düşünün, ister düşünmeden yaşayın…

Reyhan Gazel

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...