2 Mart 2008 Pazar

Karanlıkta Dem Tutanlar





“Olgun insan karanlıkta dem tutandır” cümlesi karanlığın gücünü hisseden yürekler için önemli olsa gerek. Dem tutarak yaşamaya çalışmak zor olsa da…İstenir, ulaşılır, beklenir… “Karanlık olsa da biraz daha demlensek” diye… Demlene demlene simsiyah olan yürekler yaşamda güneşi görmeye, göstermeye koşullanmışken, karanlığı beklemesin de ne yapsın?

Güneşin tepede olduğu zamanlarda kendini içeriden göremeyecek kadar meşgul olan tüm yürekler, karanlığa sığınmaya alıştığından, kendisine sessizce içeriden bakacağı anın heyecanını tüm güneşli günlerde yaşarlar. Daha demlenebilmek için…Demlenmiş yüreklerle yaşamının tadını iyi bildiklerinden beklemekten zorlanmazlar da. Beklenen karanlık geldiğinde, tüm güneşle yaşayan yürekler yaşamdan ellerini çektiklerinde, zaman demlenmeyi bekleyenler için ilerlemeye başlar. İlerler, ilerler ve gelir…Gelen zaman yüreklerin demlenme zamanıdır artık, ne mutlu…

Kararlıkta kendisini “içeriden” görebilen yürekler, mutludur, huzurludur, kendindedir…Yürekler ellerdedir, eller titremez, yüreği tutar ve ona sımsıkı sarılır…Sımsıkı kavrarken sorar:

“Nasılsın?”
“Neredesin… nereye gitmek istersin?”
“Sadece karanlıkta çık dışarı, dışarıda olduğun görünmesin…”

Yürekler bu samimi diyaloglarda kendine gelir, mutlu olur. Sımsıkı kendisini tutan ellere gülümser, sadece dinlenir. Mutlu mutlu sevinir, güler, rahatça uykuya dalar.

Güneşin doğuşuyla birlikte kendinde olan yürekler daha bir güçlü güneşi kucaklar. Sanki güneş ellerindeymiş gibi kendinden emindir. Güneşe sahip olunca da yaşama sahip olduğu hissini yaşadığından, yaşam ona sahip çıkamaz, sıkıntı veremez… İstenen yaşam ellerdedir, yürek sağlam olunca…

Güneşin batışını merakla bekler yürekler, bir daha bir daha karanlık bekler, sıkılmadan, bıkmadan. Karanlık bastığında yine yürek başını sessizce çıkartır ellere doğru. Orada birisini görse geri kaçacak kadar ürkekçe. Karanlıkla bir başına kaldığını anladığında işi kolaydır, çıkar yerinden rahatça. Çıkar ve demlenmeye başlar, hamlığını, olmamışlığını bildiğinden demlenmek iyi gelir. Demlene demlene sıkıntısını atar. Yürek rahatlamıştır.

Yine güneş, yine karanlık, yine güneş, karanlık…..Böyle gider. Yaşam böyle yaşanır demliler arasında. Demlenmeye meyli olmayanlar hep sıkıntılıdır. Sıkılır, bunalır; karanlığı bilmeyenler. Yürek rahatlamamışsa, demli değildir, her daim. Hep ham, hep olmamış. Olacağı da belli değil. Olmamış “insan”, yaşamda da olmaz. Dedikleri olmaz, kendisi olmaz, mutlu hiç olmaz. Hep arar kendisi gibi diğer demli olmayanları, böylece rahatlar birazcık. Nereye kadar?

Demlilere selam olsun

Reyhan Gazel

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...