2 Nisan 2008 Çarşamba

Kapatsak da mı Saklasak... Yoksa





Açıyoruz, kapıyoruz, bunu hep yapıyoruz. Bunu hep yapmayıp ne yapacağız? Çözüm; kapatıp mı saklayalım, kapatmayıp mı saklayalım… Yoksa…

Bu arada saklanan kimdi?

Olmadı, bir daha deneyelim mi? Şu yoğurdu sarım saklasak da mı saklasak, sarım saklamasak da mı saklasak… kafam karıştı.

Aç, kapa artema… Artema alsak da mı saklasak, artema alıp da ne yapsak da mı saklasak. Gerçekten olmadı. Yine deneyelim; açıyoruz, kapıyoruz, bunu hep yapıyoruz. Artema alanlar bunu iyi biliyor. İstediğin kadar aç, istediğin kadar kapa, bir şey olmaz. Çalışır, bıkmaz, yorulmaz, bozulmaz… ( İyi bir reklam parası gelir artık)

Artemadan parayı almak kesinleşti de yine derdimizi anlatamadık. Ne anlatıyorduk ki zaten. Buldum. Açıyorduk, kapatıyorduk ama sorun olmuyordu. İstediğimiz gibi üstelik. Bozulan yok, kızan yok, yorulan yok… Oh ne rahat. Lüküs hayat…Özür dilerim tersiydi galiba.

İnsanın aklını zorlayan tüm işler gibi, açıp kapatmanın kolaylığı yine yordu yürekleri. Oyuncakçı dükkanı gibi, her şey var. İster açmak için anahtar, ister kapatmak için başka bir anahtar… 1001 çeşit dükkanlarında yok, yok… Her keyfe göre… Keyfe kedere bakan olmadıkça…

Kapatıp turşu mu kuracaklar, açıp pazara mı serecekler ? Bunu bilen varsa beri gelsin. Gelmeyen canı nereye isterse oraya gitsin. Artema kullandıkça nasılsa rahattır yaşam. Kim bilir? Turşu da pek güzeldir, demlendikçe tadından geçilmez hani. Yendikçe yenir. Yok olmadı, serelim pazar yerine.

Yürekleri açıp kapatanlara, istediğini yaptırmaya çalışanlara, çalışıp da kaçanlara, kaçmayıp da dikilenlere, kaçamayıp tutulanlara, tuttukça tutulası gelenlere, …………Bilmem ki ne denir?

Bu kadar işte. Sonu yok, başı yok, ortasını bulamadık zaten, yok da yok. Var olan marifeti kendinden olanlara küçük bir sitem sadece. Fazla söze ne gerek?

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...