26 Şubat 2008 Salı

Yalnız Kuş




Göklerde usulca dolanırken aşağıdaki kıpırdanmalar ne kadar umurunda? Her şeyin üzerinde, her şeyin uzağında, her şeyin kıyısında…Bir daha bakın yukarıya. Belki bir yalnız kuşun mağrur uçuşuna siz de denk gelirsiniz. O anda olmazsa bile birazdan gelir yalnız kuş…Bekleyin, ayrılmayın, başınızı indirmeden…

Yaşama göklerde uçan yalnız bir kuşun gölgesinde bakarken, yaşam ne kadar uzak geliyor değil mi? Yaşamı uzaktan seyretmek ise ne hoş… Deneyin bayılacaksınız bu küçük oyuna.

Oyun oynayacak yaşınız geçmiş bile olsa, küçücük oyun kimseyi çocuklaştırmaz merak etmeyin. Zaten yüzünüz ciddi olsa bile bazen çocuk gibi davranmıyor musunuz?

Çocuk yürekli büyükler o kadar çok ki yaşamın içinde…Çocuk yürekli kadınlar, çocuk yürekli adamlar. Çocuk yürekli kadınlar bazen çocuk bile büyütmeye kalkarlar ya… Durum yaşam adına, o kadınlar adına, büyütülmeye çalışılan çocuklar adına fecaat. Küçükken oyun oynayamayanlar için geç kalınmış olmaz. Hiç bir şey için geç olmaz ki! Deneyelim mi? Tekrar…

Göklerde yalnız gezen küçük bir kuşu düşünelim mi? Hadi o zaman… Küçücük bir kuş, yalnız başına göklerde tüm yaşamın üzerinde, tepesinde, uzağında bir o yana bir bu yana salına salına uçuyor. Evlerin tepesinden uçuşu görülmeye değer. Uzaktan da olsa, yaşamın kıyısından uçuşu, yaklaşmadan, tepelerden salınması adeta “ ben buradayım, hadi görün bakalım” dercesine üzerimizde görünmeyen bir hakimiyet kurması … Tam yaşamın yakınlarına gelirken bir anda “hadi oradan” dönüşüyle yaşama çalım atması…Ellere yaklaşırken, ellerin değil kafaların üzerine pisliğini bırakması… Çırpınan, temizlenmeye çalışanların tepesinden kaçıp, istediği uzaklara gidebilmesi…

Bir anda tekrar yakınlaşıp bir şey söylemek ister gibi yapan ancak ”heyt…” naralarıyla yine kaçan yalnız kuş… Bir türlü yakalanamayan yalnız kuş…Yalnızlığına acıyanlara uzaktan gülerek yine kaçabilen…”İstersem yaklaşırım istemezsen istediğim yere giderim” tavırlarıyla her yere gidebilmeyi kendisinde hak görebilen…Bu hakkı nereden bulduğunu sadece yalnızlığı ile açıklayabilen…Tepe bakışıyla anlatabilen…

Bir küçük yalnız kuş neler anlatmaz ki. Görebilene, anlayabilene, düşünebilene, yaşamı bilebilene…Uçtukça daha bir uçası gelen yalnız kuşu kim tutabilir ki! Deneyin bakılım tutabilirseniz aşk olsun. İnanmam tuttuğunu söyleyene. Deneyin inanmayanlar bakalım önce hangi okur tutacak? Görün yüreğinizi, yaşamı…Ne de aciz kalabildiğinizi. Aciz değiliz diyenler, beğenmediğiniz yalnız kuş olsun da uçsun o zaman. Gülelim mi yazılanlara?

Yaşamda görülecek o kadar ayrıntı var ki aslında. Derdim bunu anlatabilmek. Göklerde bizlere fark ettirmeden kendince uçan bir yalnız kuş bile o kadar anlamlı ki; görebilene… yaşamı görebilene, anlayabilene…

Bu oyun da burada bitti. Şimdi yaşamın içinde uçma zamanı. Uçalım bakalım birlikte, nereye gidebilirsek oraya kadar…

Reyhan Gazel

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...