10 Şubat 2011 Perşembe

Ötekiler Dedikleri

Birkaç gündür oğlum ciddi sıkıntılar yaşıyor ve yaşatıyor. Derdini tam anlatamadığından, tepkilerini çözmek zorunda kalmak kaçınamayacağımız bir gerçek. Çözüyorum şifreleri, ard ardına yerleştirdiğimizde zor olmuyor. Ellerini daha sert ısırıyor, okula giderken üzerini giymemek için direniyor, sürekli birilerini kızdırmak istiyor…

Sıkıntısı var. Üstelik tepki verdiği arkadaşları…Onları çok seviyor ama yanlarına gitmek istemiyor. Neden acaba? Bir çocuk arkadaşlarını hem sevip hem yanlarında olmak istemiyorsa burada ciddi bir iletişim sorunu vardır. Bunu anlayabilmek zor değil.

Anlayabilmek zor olmasa da sorunu çözebilmek kolay değil. Bir çocuğun, bir başka çocukla iletişim şeklini değiştirebilmek kolay değil. Sorun değişmeyince yaşamda yaşanan bu sıkıntı, yaş büyüdükçe daha büyür. Bir süre sonra hiç çözülemez. Ağaç yaşken eğilir…

Yaşamın içinde birbirinden oldukça farklı insanları her zaman rahatlıkla görürüz. Konuşamayan, kilosunda normal dışı durum bulunan, bedeni herkes gibi olmayan…Biz bu insanlara “engelli” der geçeriz. Bizden uzak olsun da, söylemlerini de yanlarında yüreklerimizden geçirerek. Duygunun “engeli” olmayacağını düşünmeden, tıpkı yaşın olmadığı gibi. Duygu her yaşta, her şartta aynı izleri bırakır yüreklerde…

İstenmemek, kabul görmemek kolay baş edilir bir duygu değildir herkes için. Sürekli istenmemek ise görünmeyen engelleri ortaya çıkarır; bilene. Var olan engelin yanında üstelik. Tüm engelliler ve ailelerinin gerçekte yaşadığı gibi. Bir başka engelle de mücadele etmek zorunda kalmak kolay baş edilir değildir.

Ötekiler deyip bir kenara bıraktığımız “insanların”, bırakılan kenarda neler yaşadığını düşünmemek öncelikle “ insan” olmaya ihanettir. Evde konuşacak kimsesi olmadığı için ağlayan yavrularımla konuştuğumda, yaşanan ihaneti daha net görmek, yine de onlar için sevgi beklemek çok mu anlamsız?

Dışarıda “ötekileştirilmiş” gençlerin içinde bulunduğu sıkıntılı ruhsal durumları her an gördüğümden, yürekten üzülürüm. Yalnızlıklarını bile yaşamın kendisi diye düşünen gencecik bedenleri… Bir insan merhabasında kabaran yüreklerini yanlarında görmenin, o an aldıkları hazzı onlarla yaşayabilmenin bir sonraki adımını bildiğimden, içim daha büyük acı duyar. Vazife galibi olarak hayır yapmanın sonucunda rahat rahat evlerine dönmeleri gördüğümden... Ne vazifesi? Yaşam bu kadar mı basit, tek düze? Hep aynı insanlarla…

Merak etmeyin oğlumun sorununu çözebilirim. Yanındayız, hep… Ama her “öteki” çocuk bu kadar şanslı mı? Mücadele etmeyen, edemeyen ailelerinin yanında, arkadaşlarından sürekli uzakta kalabilmek o küçük yüreklerde nasıl yansır bilir misiniz? Ya da düşünebilir misiniz? Düşünmek bile istemeyenler için sözüm, düşünün!… Düşünün ki birilerini de düşündürün. Küçük yavruların, genç bedenlerin “ötekileştirilmesine” izin vermeyin. Onları sokaklarda görebilirseniz tabii ki. Onlar evlerinde, herkesten uzakta… Ama yürekleri hepimizle… Bekliyorlar.

Reyhan Gazel

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...