15 Haziran 2008 Pazar

Yeni Partiler Geliyor!







Fıtratı gereği insan gücü sever. İnsanın sevdiği, istediği güce ulaşabilmesi ise 2 seçenekten geçer: Ya güçlü gördüğü yapının/ kişinin/ kişilerin yanında yer alacak ya da kendisini güç haline getirmek için uzun yıllar çabalayacak.

Güç haline gelmek için uzun yılları olmayan, sabır gösteremeyen, gerek görmeyenler çoğunlukla bir güce adeta yapışır, onu kimse yapıştığı güçten ayıramaz.

Siyasi partiler büyük güce talip olanlardan, büyük gücü isteyenlerden kurulur. Partilerde bir araya gelenler, kendi güçlerini birleştirip toplu halde ülkeyi yönetmek için büyük bir gücün talipleridir. Bir topluluk birkaç nedenle birbirlerine bağlıdır. Kolay kolay ayrılamayan bağlılık nedenleri her siyasi parti için başkadır.

Yönetme arzusu güçlü olma sevgisinden kaynaklanır. Çünkü yöneten her zaman güçlüdür, karar alabilir, istedikleri yaptırabilir. Bu durum insanı cezp eder. Gücü eline alan ise, kaptırmamak için daha güçlü kalabilmenin yollarını arar durur. Yönetim elinden giderse gücün de gideceğini bildiğinden bunu yapması doğaldır.

Son birkaç aydır Türkiye gündemi büyük güç savaşlarına sahne oluyor. Büyük sahnede bulunmayanların, geçmişte bulunup kendi küçük sahnesinde yaptığı çekimlerden doğal olarak mutlu olmayanların, gücü ele geçirme çabaları gün yüzü gibi ortada. Bu çaba en doğal şekliyle yeni parti oluşumları olarak karşımıza çıkıyor. Denenmemiş, tanınmayanlar bir tarafa, eskiden güçlü olanların tekrar yeni parti oluşumu içinde olmaları pek anlaşılır değil. Herkes güç elindeyken ne yapabiliyorsa zaten yapmıştır diye düşündüğümden…

Her gün gazetelerin özellikle birince sayfalarında yeni oluşumlardan en az bir haber bulmak mümkün. Neredeyse milletçe her gün bir parti kuruyoruz. Haftada eder yedi parti. Daha ne olsun…

‘Kurt puslu havayı sever’ sözü bugünün siyaset anlayışını ne kadar güzel özetliyor. Hava puslu, kurtlar birer birer çıkıyor. Ortalıkta pus olmasa bile yaratılıyor. Kurt olan çok olunca pus da daha artıyor. Pus arttıkça kurtlar çoğalıyor. Kısır döngü gibi, herkes güç olma yarışında bir adım öne geçme derdinde. Öne geçeni arkadaki hemen mindere indiriyor, onu da bir önündeki indiriyor. Bu böyle gidiyor. Eski kurtlar daha deneyimli olduklarından bunu daha kolay yapıyor. Raconu bilmek önemli tabii.

Ortalık lider isimlerinden geçilmiyor. Neredeyse sokaklar lider kaynıyor. Elini çarpsan misali. ‘Bu işin bu kadar kolay olduğunu bilseydim…’ diye içinden geçirenlerin sayısı da oldukça fazla. Lideri bulursak gerisi kolay mantığıyla herkes güç olma yarışında hızla ilerliyor.

Yanına üç kişiyi alan siyasi parti kurmaya çalışıyor. Hemen en çok konuşan da lider sıfatıyla öne geçiyor. Parti kurmak isteyen diğer üç kişi bu durumu hemen fark edip karşı manevralar alıyor… Bu böyle gidiyor. Biz de sade vatandaş olarak lider olmak için üç kişi bulamamanın hüznü ile çırpınıp duruyoruz. Hey Allahım ne günlere kaldık!

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...