15 Haziran 2008 Pazar

Büyük Oyunun Neresindeyiz?







Düz yolda yürüyebilmek kolaydır. Engebeli, dağlık, taşlık, bataklık… yollarda yürüyebilmek ise biraz siyaset bilgisi gerektirir.

Bu nedenledir ki, puslu gündemlerde, her an sıcak haberin geldiği dönemlerde siyaset keyiflidir. Kimin neyi ne kadar öngörebildiğini, kimin sağlam kalabildiğini, kimin fırtına öncesinde de fırtınayı sezip tedbir alabildiğini…

Birkaç aydır sade vatandaşlar olarak heyecanla takipteyiz. Her an yeni bir gündemi öğrenebilmemizin, öğrendiğimiz gündemi eski gündemlerle değerlendirebilmemizin bizlerdeki akıl fırtınası beynimizi bir an bile rahat bırakmıyor. Bu öyle heyecanlı bir süreç ki, metroda, hastanede, postanede… her yerde insanlar -tanıdık/tanımadık- iletişim kurarak dalga dalga bilgi yayıyor. Küçücük çocuklar bile gündemdeki yerlerini bir birey olarak alarak akıl yürütmeleriyle katkı yapıyorlar.

Dinlediğimizde herkes haklı. Haksız kimse kalmamış! Kapatan haklı, kapatılmasını isteyen haklı, kapatmaya karşı olan haklı, kapatılmasını istemeyen haklı… Öylesine hararetli tartışılıyor ki, herkes sonuna kadar haklılığını anlatıyor. Oysa ki büyük oyuna giden yollar küçük gündemlerin birlikte düşünülmesiyle ortaya çıkıyor. Küçük gündemler çocuklar arasında bile hararetli tartışılırken, büyük oyunun neresinde olduğunu düşünene de pek rastlanmıyor.

Siyaset zor iştir. Ağzı laf yapanlara göre düşünülse de, beyni öngörenlere daha çok iş düştüğünü görebilmek gerekir. Yıllar öncesini bilmek, yıllar sonrasında gündeme gelebilecek büyük oyunun/oyunların gidişatını sezebilmek, müdahil olabilmek herkesin yapabileceği bir iş değildir. Olsaydı çok konuşan herkes bu işi yapabilir, yıllarca ayakta kalabilirdi.

Genellikle “ben demiştim” ile yürüyen siyasi anlayışımız, ileriyi en net görebilen donanımlı insanların katkısıyla gelişebilir. Günlük dolgularla, pansuman gündemlerle yürüyen bir siyaset ne ülkemize ne de büyük oyunu/oyunları sezebilenlere katkı yapamaz. “ben demiştim” diyenlerin değil, büyük oyunu önceden görebilenlerin düşünsel müdahaleleriyle daha kalıcı ülke politikaları sayesinde büyük oyundaki rolümüzü genişletebileceğimiz açıktır.

Gündemin haberlerini birbirinden bağımsız olarak düşünen insanların, siyasetçilerin sadece konuşarak ülkemize katkı yapamayacağını söylemeye gerek yoktur sanırım. Son tahlilde, konuşarak değil, üreterek, ülkemizin gerçek gündemlerini görerek hareket eden insanlara her meslekte ihtiyaç artıyor. Çocukların siyaset sohbetleri ile çocukluklarını yaşayamamaları ise daha vahim bir tablo oluşturuyor. Yazık…

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...