Angoısse, sıkıntı, psişik ya da fiziksel bir huzursuzluktur. Psikolojik olarak
paniğe kadar varabilecek bir güvensizlik durumu olarak yaşamın içine yerleşir.
“Angoısse” durumunu hisseden insan, bu durumun nedenini bilemez.
Sadece sonuçlarını yaşar. Yanı başındaki insan da aynı durumdaysa, bir başkası
da, öteki insan da, beriki de… Toplumsal angoısse başlamıştır artık. Bu sonucu
ortaya çıkaranların kalitesi, şiddeti, faktör sayısı sonucun da akıbetini
belirler.
Türkiye son yıllarda ciddi bir toplumsal “angoısse”
durumunda. Sokaklarda bile rahatça yürüyemeyecek kadar sıkıntılı, yüzü
gülemeyen, huzursuz insanların çokluğu bana bunları yazdırıyor. Açlıktan ölmek
üzere olan Afrikalı bir çocuğun görüntüsünü ağlayarak izleyen insanlarımızın,
çoğu çocuk ve kadın binlerce insanın gökyüzünden bombalanmasını havai fişek
gösterisi gibi izlemesi bunun en büyük sonucudur. “Ölüm” gibi gerçek bir olgunun
“medya gösterisi” ne dönüşmesine izin verebilecek kadar mı huzursuzuz? Ne oldu
da ölümü bile tepkisiz, biraz şaşkın, belki de zevkle izleyebildik?
Yoksa yaşadığımızı düşündüğüm toplumsal “angoısse”, bizi “gösteri
toplumu”na mı dönüştürdü?
Yoksa, medyanın tüm zihinleri felç eden
bir etkisiyle mi karşı karşıyayız? Yanılıyor olabilir miyim?
Zihinleri felç ettiğini düşündüğüm bu etki, medyanın taktik
gerekçelerle, güçlü seçkin kişilerle yarattığı bir ortaklıktır. Bu ortaklık
doğal olarak, seçkinlerin çıkarlarını korumak üzerine kurulmuştur. Bu noktanın
görülememesi için zihinsel felç etkisine yani toplumsal “angoısse” ye ihtiyaç
olduğu açıktır.
Etkisizleştirilmiş insanlar doğal olarak, incir
çekirdeği misali küçük sıkıntıları tartışarak yaşarken, söz konusu ortaklık
başarıya kadeh kaldırmaya başlamıştır bile. Herkes kendi iç huzursuzluğu ile
yaşarken ortaklıkla ilgili bir sorun görmez, yaşamaz, dile bile getirmez.
Daha öte sonuç, yaşadığımız ve yaşayacağımız gelecektir. Bundan
kaçış yok. Her şeyin gösteriyle sergilendiği, özel yaşamların toplumsal sorun
gibi zihinlerimize yerleştirildiği ve iç huzurumuzu unutturan ortaklık, medya
ile evlerimizin içine girerken bize de “günaydın yeşil ovalar, güzel insanlar,
bir selam da benden olsun” gibi içerikten yoksun, huzursuzluğu gideremeyen bir
gerçek kalır.
Sevgiyle ve "agroısse"den uzak bir yaşam
dileklerimle...
Reyhan Gazel
ANLAMAYANLARA NOTLAR Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...
-
Sevgili Dostlar, Dr. Cem Kınacı'yı otizimle bir şekilde ilgilenen hemen herkes tanıyor. Otizmin yaşamımızdan gitmesi için verdiği çaba i...
-
Gül Reyhan Gazel’in “Yaşam herkese gülsün” ilkesiyle ele aldığı “Yürek Felsefesi” adlı kitabı okurlarıyla buluştu ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, Yaz...
-
Her yağmur ardından gökkuşağını getirir. Altından geçmek için insanlar koştursun diye. Gökkuşağının altından geçenlerin tüm dileklerinin ...