Bizim çocuklar, öteki çocuklar… “ Bu ifade açık söylenmese bile maalesef bir çok
insanın beyninin hep bir taraflarında duruyor. Beyinlerdeki “öteki insanlar”
duruşu, çocuklarımızın gerçek taleplerini, haklarını, alması gerekenleri
almasında ciddi sıkıntılara yol açıyor. Öteki olmayan çocuklar için yapılan tüm
uygulamalar, “yapılması gerekeni” yansıtırken, “öteki çocuklar” için yapılanlar,
konuyu kapatma niteliğinden öteye geçemiyor.
Her “öteki çocuk” birisinden
bir şey talebinde bulunurken, beyinlerdeki “gerek var mı ki?” duruşlarını
yaşamak zorunda kalıyor. Gerek olduğunu anlatmak için verilen ciddi çabaların
karşılığı, genellikle yıpranmış yürekler olarak karşımıza çıkıyor. Sokakta
gezebilme isteği bile bu duruşla gereksiz olarak karşılanabiliyor. Dahası ne
olsun?
Sokakta gezebilmek isteyen her “öteki insan” karşılaştığı her
garipsenen bakışla, kendisini kötü bir şey yapmış gibi hissedebiliyor. Dahasını
sokağa çıkmamakta buluyor. Çünkü sokağa çıkmadığında sorun da çıkmıyor. Ama
yüreğine bunu asla anlatamıyor.
Oysa ki, yaşamın içinde her insanın,
öteki olmaktan öte, “bir insan” görülmesi çok mu zor? Farklı yaşantının içinde
olmasında ise anlaşılamayacak hiçbir şey yok. Çünkü Allah “Öteki insan” ı öyle
yaratmış. Konuşamasa da, yürüyemese de, işitemese de bu “öteki insan” ın kendi
isteğiyle yaşantısına girmemiş. Ya böyle doğmuş ya bir gün böyle yaşamak zorunda
kalmış…
Elinde olmayan, kendi yaratılmış haliyle yaşama tutunmaya
çalışan her bir “öteki”, her an cezalıymış gibi yaşamak zorunda kalıyor. Toplum
ona bu durumu uygun gördüğü için, cezalı olmadığını anlatamıyor. Dinlenmediği
için, görülmediği için, kimse neler yaşadığını anlamayı seçmiyor. Herkesin
anlayacak o kadar işinin arasında galiba “bir insanı” anlamanın yeri yok diye
düşünmek gerek. Çünkü her an yaşanan gerçeklerden bahsediyoruz.
Elini
kullanamayan, elini kullanamadan yaşamak zorunda kalan bir insanın “elleri
olmadan” nasıl yaşayabildiğini kimse düşünmek bile istemiyor. Düşünmek bir
tarafa bir insanın elinin olmadığı durumda yaşamak zorunda kaldığı toplumsal
sıkıntılarının çözümünü de çözümsüzleştiriyorlar. Bari onu yapmayın demek gerek
burada. Görmüyorsunuz bari engel olmayın da ellerinin yerine başka organlarıyla
yaşayabilsin insanlar.
Yaradana inat yapılanlar, Yaradana rağmen
yapılanlar… Tüm bunların özeti bu aslında. Başka söze ne hacet.
Reyhan Gazel
10 Şubat 2013 Pazar
ANLAMAYANLARA NOTLAR Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...
-
Sevgili Dostlar, Dr. Cem Kınacı'yı otizimle bir şekilde ilgilenen hemen herkes tanıyor. Otizmin yaşamımızdan gitmesi için verdiği çaba i...
-
Her yağmur ardından gökkuşağını getirir. Altından geçmek için insanlar koştursun diye. Gökkuşağının altından geçenlerin tüm dileklerinin ...
-
Gül Reyhan Gazel’in “Yaşam herkese gülsün” ilkesiyle ele aldığı “Yürek Felsefesi” adlı kitabı okurlarıyla buluştu ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, Yaz...