17 Ocak 2011 Pazartesi

Serin Bir Yudum

Havanın sıcaklığı yüreğimizin en derinlerinde bile hissedilirken, tüm organlarımız sıcaktan hararet yaparken, serin bir suyun kıymetini ne azaltabilir? Hiçbir şey. Soğuk değil, serin bir su… Tüm organları kendine getiren, hafifleten, yüreğimizi sade kıvama dönüştüren serin bir yudum…

Soğukluk ile serinlik arasındaki fark, yüreklilik ile yüreksizlik arasındaki fark gibidir; bilene… Soğutan değil, serinleten bir yaşam özleminin içimizde her an bulunduğunu bilerek, bulunması gerektiğini anlayarak, bulunmasını derinlerden isteyerek, hep bunu özleyerek yaşamak gibi.

Sıcaktan bunalan yürekler için kıymeti tarifsiz olan serin bir yudum, tüm yaşamı güzelliklere götürürken, beraberinde koca endamıyla tüm insanları da götürür. Bu endam, serin bir yudumun kıymetini bilenler, yürekten isteyenler için o kadar küçülür ki. Serinleten bir yudumla yaşamanın güzel olduğunu bilenlerdir bu insanlar. Bu koca endamlar…

Koca endamların içinde serin bir yudum ile küçücük kalan tüm insanlar, ellerindeki tüm koca işleri serin bir yudumla daha rahat bitirebileceklerini bilirler. Bilirler bilmesine de, serin bir yudum karşısında küçük kalmayı da pek istemezler. Öyle anlarda, kendilerini koca bir endam olarak tekrar yaşama ulaştırırlar. Ne de büyük bir hata yaparlar. Yanılgıyı anladıkları anda, ya iş işten geçmiştir ya da koca koca yaşamaya alışmışlardır. Ne yapsınlar? Yanılgıyı anlayanlar için, küçücük kalmak sonraları zor gelmez. Gelemez. Nasıl gelsin ki?

Yanılgıyı anlamayanlar için yaşam hep zordur, zor olacaktır, zorluk artacaktır. Nasıl kolay olsun ki? Serin bir yudumun kıymetini bilemeden, nasıl mutlu olunsun ki? Serin bir yuduma yenilmek yakışır mı? Yakışmaz diyenler, başka yazıya lütfen…

Sevgi koca yaşamın içinde serin bir yudum gibi baş köşemizde dururken, bunu küçümseyenlere sitemim var. Nasıl olmasın ki? Koca yaşamın tek yenildiği, küçüldüğü serin bir yudumu anlamayanların mutlu olma şansı var mı? Serin bir yudum karşısında, kendince dimdik duranların ayaklarının ağrımama şansı var mı? Olabilir mi? Serinleten yudumlamayı alamayanların organları bir süre sonra birbiri ile yakınlaşmaz mı? Bu yakınlaşmada, birbirlerinin işlevlerini yok etmezler mi? Evrene karşı durulur mu?

Ne kadar koca bir endam ile yaşarsak yaşayalım, bir yudum sevgi ile küçülmez miyiz? Bu küçülme, yüreğin küçülmesi olmazken, kendimizi yaşamda doğru yere koymak, kendimizde doğru olanı yaşayabilmek, olmaz mı? Her insanın serin bir yuduma ihtiyacı olmaz mı? Ne kadar koca olursa olsun, yaşam ne kadar koca olursa olsun…

Serin bir yuduma ihtiyaç duyulmaz mı? Duyulmazsa nasıl yaşanır, duyulursa, nasıl yaşanmaz? Bilinir mi? Bilinir elbette. Yaşamın içinde, sokaklarda, cinayet bürolarında, okullarda, evlerde, hastanelerde, yollarda, postanelerde, pastahanelerde, kafelerde, plajda, yerde, gökte…….. Her yerde, yaşamın olduğu her anda, her saniyede… Daha ne deyim?

Reyhan Gazel

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...