15 Nisan 2008 Salı

Güllerin İçinden





Karakışta olduğu kadar güzün de gülleri düşünmek bir başkadır. Yapraklar dökülürken, gökyüzü yeryüzüne “yaklaşsam mı?” diye sorarken ne güzeldir güllerin yürekteki yansıması. Bilirim. Yeryüzünde gül yokken düşünerek mutlu olmayı…

Düşüncede var olan bir gülün yürekteki yansıması, o kadar incedendir ki…Küçük evrenleri sıcacık yapan… karakışı unutturan cinsten adeta. Yüreklere baharı getiren…Bir gülü düşünmek bile yeter tüm bunlar için. Gülün her şeye gülümseyen yüzü evreni ısıtırken, güller yaptığı büyüklükten habersiz öylece yerinde durur.

Bir gülü düşünmek…Düşüncede bir gül var etmek…Gülü yürekte var sayarak yaşamaya çalışmak… Her gülde yaşamı görmek…

Karakışta bile gülü düşünmekten ötesi olabilir mi? Mutlulukla, huzurla, kendinden emin, rahatça… Küçük bir gülün koca doğada yapayalnız huzurlu bakışını anlatır gibi…Tüm evrene bir başına karşı koyar gibi… düşünmeyi deneyin…

Bahar geldiğinden her yer yenilenirken, gül yürekten öte, gözlerimizde de açmaya başlar. Gözümüzün gördüğü her yerde. Her an yanı başımızda. Görebildiğimizde tabii. Gözlerin gülleri bile görememesi ne zordur…

Kırılma, üzülme, zorlama, görebilenlerle yoldaş, göremeyenlerle arkadaş…Gerisi…Dahası …Yok.


Usulca eğilip:

“ Ey küçük yürek! Ey koca beden! Ne bekliyorsun dahası için. Dahası yok, olmayacak. Görebilmek için yüreklice yaşamak gerek her daim. Yüreği yerinde olmayanlara inat, daha bir inat, yaşamak gerek. Küçük yüreklerdeki koca evren, küçük evrendeki koca yürek…ne duruyorsun daha…Beni gör artık, her yerde, her şeyde…”

Diyen küçük bir güle kim ne diyebilir ki. Karşı durulur mu bu güzel sözlere…Yaşama güllerle katılmak için… İsteyenlere tabii…

Reyhan Gazel

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...