16 Ekim 2008 Perşembe

Engel Nerede?








Bedende, görüntüde, elde, ayakta, dilde, kulakta… Ne fark eder ki. Engellilik, yaşama ilişkin kendimizden kaynaklanan bir farklılıktır sonuçta. Bu farklılık öyle bir şeydir ki, neredeyse tüm ilişkilerimizi etkiler. Komşumuzla, arkadaşımızla, eşimizle, annemizle… Sürekli birilerinden yardım almak zorunluluğu ilişkilerin de seyrini değiştirir.

Oysa ki, her insan, bir başına yaşayabilmek, istediği anda iletişime girebilmek ister. Yani kendisini, küçük evreninde kendisi istediği gibi var etmek ister. İstediği algıları yaşantısına sokabilmek, istediği değerleri yaşayabilmek… Ancak, yaşama ilişkin sınırlanma durumu 'kendisinden' kaynaklandığında bunu yaşayabilmesi zorlaşır.

Yaşamaya dönük sınırlılıklar ise, tüm ilişkilerinde öndedir. Ellerini kullanamayan bir birey, başkalarının ellerini az da olsa desteğinde görmek durumunda kalır. Yürek acısa da… Bu, her birey için sıkıntılı bir durumu anlatır.

Kimse kimseye bağımlı yaşamaktan mutlu olmaz. Bu durum mutluluk vermez her şeyden önce. Ancak, bu sıkıntılı durum, ellerini kullanamayana ‘el verenlerce’ daha da zorlaşabilir. Bunu yaşamak zorunda kalmanın acısı öyle büyük olur ki.

Özellikle yaşamı daha iyi yaşamaya yönelik hakların talebinde yaşanan yürek acısı daha da büyür. Kırılgan yürekler daha da kırılır, zorlanır. Farklı yaşamak zorunda kalmaya kader denir de, buna kader denir mi? Denmez elbette.

Bu durumunda başlıktaki sorumuza tekrar dönelim: Engel nerede?

Yaşama bakışımızdaki kısıtlılıklar asıl engeli yaratır. Var olan engelle zaten zor olan bir yaşamı daha da zorlaştırır. Bunu yüreklerin anlaması, kabullenmesi zordur.

Engelle doğulabilir, engelli olunabilir ama engel çıkaran bir yaşamda var olmak kolay değildir. Bu zorluğa rağmen yaşamaya çalışmak, üretebilmek ise kendi başına ayrı bir zorluktur. Ama aşılabilir. Daha dimdik durdukça, yaşama daha doğru adımlarla atıldıkça, üretebildikçe…


Yürekleri kendinde olan tüm engellilere selam olsun

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...