9 Ekim 2008 Perşembe

Şehitlik Çocukları




















Haşim ve Furkan. Onlara Afyon’da rastladım. ‘Umut gözlerini’ ışıldattıklarında o kadar tatlıydılar ki. Sürekli gülüyorlardı. Küçük kedi gibi belki de öğretmen olduğumu bilmeden oynaştılar benimle. Öğretmen olduğumu söylediğimde inanmak istemediler. Nedenini anlattılar:

“Sen öğretmen olamazsın. Bizimle oynuyorsun.”

İnandırmamak daha iyi böyle anlarda. Ama aklım takıldı. Ne demek istediler? Öğretmenlerine küçük bir sitem edelim burada.

Haşim 6 yaşında. Henüz okula başlamış. Okulu sevmiş ama dışarısını daha sevimli buluyor belli ki. Çünkü okuldan bahsetmemi istemedi. Okul deyince hemen “bizi güldür” dediğinden belliydi. Haşim’i okul güldürmüyor muydu? Yine aklım takıldı. Sürekli dolanıp gülmek istemesi ve bunu da başarması çok sevimliydi. Ama abisinin daha çok güldüğünü de söyledi hemen. Abisini merak ettim. O’nu okul güldürüyor muydu acaba?

Furkan 10 yaşında. 4. sınıfa gittiğini söyledi. O Haşim kadar olmasa da gülümsüyordu sürekli. Yeni birisiyle tanışmanın mutluluğu vardı üzerinde. Tanımadıkları kişi kendisiyle oynuyordu üstelik. Ama iş biraz soru sormaya gelince keyfi kaçtı Furkan’ın. Benim derslerim iyi değil diyebildi sadece. Neden? Sorusuna cevap vermedi. Yine aklım takıldı. Bu noktada öğretmen olduğuma inanır gibi oldu Furkan ama yine de inanmamak için direniyordu.

Ülkemin güzel çocuklarıydı onlar. Gülerek yaşamaya çalışan ama belki de yaşamın gerçekten güldüremediği çocuklar… Gözleri ışıltılı ama bir o kadar da tedirgindi. Ama arada bir yanlarına gelen yabancılar mutluluk veriyordu belli ki. ‘Adam yerine konmak’ hoşlarına gidiyordu. Eksik kalan yönleri…

Tüm çocuklar gerçekten gülebilmeli. Okullarda gülebilmeli her şeyden önce. Bu kadarı çok görülmemeli. Zaten yaşam büyüdükçe güldürmüyor, küçük yaşları zehir etmemeli.

Son sözleri: “Sen yine gelsene…Bekliyoruz.. Çabuk gel.”

Gelirim minikler. Önce burnunuzu silin bakalım. Hayır kolunuza değil. Sizi gidi yaramazlar. Kaçmayın…

“Yakalayamazsın ki”

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...