17 Ağustos 2008 Pazar

Biraz da Kendimden...











Her zaman, her yerde söylerim; yaşam herkes için zordur. Ancak, yaşamında engeller olanlar için daha zordur.

Bunu engelli, engelsiz yaşayan herkesin kabul etmesi gerekir. Yıllardır edindiğim yaşam deneyimi bana başka türlüsünü de anlatmadı zaten.

Yaşanılan tüm acılara, sevinçlere rağmen, yıkılmadan, yerinmeden dimdik durabilmek ise kendi başına bir zorluktur. Ne yaşarsak yaşayalım, asla yüreğimizi kendi ellerimizden, kendimizden uzak tutmamamız gerektiği yaşamın içinde o kadar açık ki; görebilene…


Yaşama, yaşamın içinden bakınca, tüm söylenenler o kadar net ki; anlayabilene…


Yaşama dair tüm düşünceler aklımın, yüreğimin bir kenarında dururken, yazmaya karar verdim. Kendimce, kendim gibi… Kimselere beğenilmek kaygısı taşımadan, ödül alma telaşı yaşamadan… Böyle bir rahatlık, ne keyiflidir, bilir misiniz? Hep söylediğim gibi, okuyan olursa mutlu olurum, olmazsa mutsuz olmam. Çünkü, mutluluk öncelikle insanın kendinde yaşandığından… Bir başkasına bağlı gerçekleşmediğinden…


Ancak, yine de beğenilmek güzeldir. Her insan için önemlidir. Bunun için yaşanmasa da… Beğeni görmek insanı rahatlatır, doğru yolda olduğunu anlatır. Daha da harekete geçirir. İnsanların beğenisine çıkan kitabım “Yürek Felsefesi” de bende bu duyguları yaşattı. Şu ana kadar kimse beğenmediğini söylemedi. Aksine, hep iyi cümleler kuruldu. Hiç tahmin etmediğim destekleri de beraberinde getirerek.


Geçmişte hiç tanımadığım birçok insan bir şekilde kitabımı bulup, okuyup, duygularını benimle paylaştı. Aralarında kimler yoktu ki… Başlangıçta Ogün Gazetesi’nin okurları ve beni tanıyan engelliler ve ailelerine ulaşabilmeyi düşündüğüm kitabım sayesinde önemli dostluklar edineceğimi bilemezdim elbette. Meğer beni okuyan, eli kalem tutan nice yazarlar, siyasetçiler, aydınlar varmış. Gerçekten mutlu oldum. Bana bu kapıyı aralayan Ogün Gazetesi’ne teşekkürlerimi sunmak boynumun borcu artık.


Okurlarımın arasında bir kişi var ki, sadece adını duyduğum, yüreğini bilmediğim bir insan: Hüseyin Kocabıyık. Stratejist, analist, köşe yazarı, gazeteci, danışman, baş danışman… sıfatlarında yok yok. Türkiye’nin, herkesi yoran gündeminde, Yeni Asır Gazetesi’ndeki ve Olay Gazetesi’ndeki köşesini bana ayıracak kadar yürekten bir insanı tanıdım. Sıradan bir köşe yazısı da değildi yazdığı. Her kelimesinde hiç tanımadığı ‘ben’ vardım. Demek ki, yürekten yüreğe akış için insanların birbirlerini tanımaları gerekmiyormuş. Akıllı ve yürekli olmak yeterliymiş. Bir de insan, durduk yere stratejist olmuyormuş… Teşekkürler Sayın Kocabıyık.


Yeni Asır Gazetesi’nden bir köşe yazarı da benimle ilgili yazmış. Yine hiç tanımadan üstelik. Sadece kitabımı okuyarak… Şebnem Bursalı. Basının akıllı, dimdik kadınlarından birisi. Kimselere yük olmadan ayakta kalabilecek kadar da güçlü bir kadın. Sana da içten teşekkürler Sayın Bursalı. Kadın dayanışmasının en güzel, riyasız, yalansız şeklini gösterdiğin için.


Daha niceleri. Arayıp tebrik edenler, destek vermek için görüşme talebinde bulunanlar, her zaman yanımda olduğunu söyleyenler… Tek tek isim veremeyeceğim. Ama bilin ki, yüreğimde ömrüm oldukça duracaksınız. Kitabımın sadece “bir kitap” değil, yüreğimi ortaya koyduğum yaşantım olduğunu görebilenler… Hepinize minnettarım.


Ve Ogün Gazetesi… Melisa Hanım, tüm yöneticiler… Sizler yanımda oldukça sırtımın yere gelmeyeceğini görmek gerçekten çok iyi geldi bana. Yaşanan her iyi şeyde sizleri de unutmayacağımı bildirerek…

Ogün Gazetesi 18.08.2008
G. Reyhan Gazel

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...