9 Mayıs 2008 Cuma

Dar Alanda Geniş Pas





Yollar yolları kovalar, içinde küçük taşlar düzlüğü bozar. Bozar bozmasına da, yürüyene, yürümek isteyene vız gelir. Yol geniş, düz, engebeli ne fark eder. Yeter ki üzerinde yürüyen olsun.

Yollar birbirini kovalarken, birbirini kenardan köşeden tutarken, yaşamın yollara çıkan dar alanda geniş paslaşması yürüyene ne getirir?

Öfke ve sabırla geçen yılların arasına serpiştirilmiş küçük mutluluklar da olmasa, ne küçük taşlar ne büyük/ küçük yollar çekilir. Küçük mutluluklarla yaşamı yaşamaya çalışmanın tadını alabilenlere yazıyorum. Bu tadı bilmeyenlere tek söz yok.

Alan dar olsun, geniş olsun ne fark eder? Yeter ki pas geniş olsun. Olabildiğince uzağa düşsün. Pas, uzak, görülemeyen yerde olmasın. Yerinden bakınca karşıda dursun. Ama taşlar önünde dursun. Pası çıkarırken taşların üzerinden atlamanın keyfine varılsın. Her atlanan taş, dar alandaki geniş pası karşımızda bulundursun.

Pas, pas, pas…Geniş olsun. Ama yol fark etmez, istediği gibi olsun. Yollar zaten dar. “Uzun ince bir yoldayım” der gibi keyifli bir yolculuk olsun.

İster yaşam size gülsün, ister siz yaşama gülün. Yeter ki gülün. Neye olursa olsun. Gülmenin tadını alabilmenin keyfiyle, hatta gıcık gıcık…

Dar alanda geniş pas atabilmenin keyfiyle, deneyin. Arkanıza yaslanıp deneyin. İster gözleriniz açık, ister kapalı… Ne fark eder ki. Yeter ki yürekler görsün. Yaşama bir çalım atar gibi. İnceden, derinden, güzelce, sessizce…

Sözüm; gözünün önünü göremeyenlere, gözlerinin önündeki koca yaşamı yaşayamayanlara…Dar alanları bahane edip, “oynayacağım ama yerim dar” diye yerinde oturanlara, yürekleri yerinden kalkmayanlara…Yerinden kalkan yüreklerini başkalarının ellerine verenlere…

Geniş açıdan yaşamı göremeyenlerle ilgilenmeme kararım yerinde dururken yazdım bu satırları. Yine de “belki” dercesine. Ama biliyorum ki nafile. Napalım umut kapısı iste.

Daha yaşanılır bir yaşam için, dar alanda geniş pas atmaya çalışan tüm engellilerimiz için…

Reyhan Gazel

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...