27 Ekim 2011 Perşembe

İRONİ NE KADAR İNSANCIL





Herkes biliyor, hem de her şeyi, evrenin sırlarından tutun da, kapı komşusunun evine en son gelen akrabasına kadar. İnsanın ‘bırakın biraz da biz bilelim‘ diyesi geliyor böyle anlarda. Ama fırsat kalırsa…

Bilenler bilmeyenlere anlatsın, bir bildiğim var o da ne kadar çok şey bilmediğin, biliyorsan anlatsana, bir bilmecem var çocuklar… Hadi sor…”ama sormayayım nasılsa biliyorsunuz”… Sahi bilmediğini bilen var mı? Pek rastlamadım, belki size denk gelmiştir.

Yaşamda herkes bilgi küpü gibi adeta. Kimsenin bilmediği yok gibi. Bilinmeyen kalmamış gibi. Herkes sürekli bilgi edinmek için didiniyormuş gibi… Herkes her şeyi biliyormuş gibi… Her şeyi bilmek mümkünmüş gibi… Bir biz kalmışız bilmediklerini bilen sanki.

Bilgi edinmek hem kolay hem zordur, bilene… Yaşam telaşında birçok şeyi kenara itip uğraşmak gerek, düşünebilene… Yaşamda kenara itilenlerin sayısı bilgiye ayrılan zamana oranla daha çoksa, "bilen" bilgiye o kadar yaklaşır, anlayabilene… Tersi durumdakilerin pek şansı olmaz, görebilene… Ama bu durum bir tarafa herkes yine de her şeyi bilir, en azından bildiğini söyler. Yakalanmadığı sürece de devam eder, yaşayana…

Her yerde herkes her konuda konuşabilir, bildiğini düşündüğünden. Dinleyen de bilmiyorsa sorun da çıkmaz. Karşılıklı bilgi alış verişi kolaydır o zaman. Tersi halinde ‘gerçekten bilenin’ durumu zordur. "Bilenin" işin içinden çıkabilmesi, ironinin ne kadar insancıl olduğu sorusuna verdiği cevapla doğru orantılıdır. O anda kararını vermelidir, geciktikçe karar vermesi zorlaşır, sıkılır, bunalır, gerilir. Bilgiye ulaşmak için verdiği çabanın yanında bir de bilmeyenler karşısında sıkıntısını çekmek, yorar.

İroni bazen insancıl da olabilir. Bilmeyeni bilgiye yönelttiği nadir de olsa görülebilir. Denemek gerek. Burada bilmeyenin, ama bildiğini söyleyenin, kişiliği devreye girer. Kendi bildiklerinde ısrarcı ise ironi kavgadan başka sonuç getirmez. En iyisi huzuru kaçırmadan, kafa sallamaktır. Tutar çoğunlukla. Kişi onay görünce rahatlar, etrafına yeniden bilmiş gülücükler sallar, bilen sıkıntıdan ellerini kemirirken hem de. Bu böyle gider.

Sokrates yüzyıllar önce söylemiş: “ Bildiğim bir şey var o da hiçbir şey bilmediğim” Aklınla çok yaşa Sokrates. Bilgiye ulaşmanın zorluğu bir tarafa, evrende bilinmesi gereken o kadar çok şey var ki. Bil, bil… Bitmiyor. Bitemez de. Bitse zaten evren de biter. Tüketilemedikçe evrenin kıymetinin artması da bundan. Ama ‘yola erken çıkan yol alır’ yollarda bilgiyi aramaya başlayan da hep kazanır. En azından bilmenin hazzını, bilgiye ulaşmanın güzelliğini…

Bu yüzden K. Jaspers “ Felsefe yolda olmaktır” dememiş midir? Düşünerek yaşama devamı bu kadar güzel sadece bir filozof anlatabilirdi. Düşünmenin bitmezliğini… Bitemezliğini…

Yolda olanlara selamlar…
Reyhan Gazel

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...