16 Ekim 2011 Pazar

Geçmez Bu Günler




Gökyüzünün ve yeryüzünün birbirine yaklaşmasını özlemişim.

Hem de hiç bitmeyecek bir ahenkle dans ederken bulutlar; Mavi, beyaz, gri…

Arada bir damlalar, bazen iri, bazen minnacık, bazen de tepeleme… Üzerimize yağarken bile o kadar güzeller ki.

Gökyüzü belli ki yeryüzünü çok özlemiş yine. Kavuşmalarını izlemek mutluluk pekiştiriyor; Sevgiyle, ilgiyle, güzellikle…Yüreklerimizin içindeki güzellikleri çevremizde görebilmek öyle bir mutluluk ki…

Biliyordum yüreklerin aslında karşımızda olduğunu…

Her zaman yüreğimiz ellerimizde yaşarken, arada bir içimizde sakladıklarımızı yakınımızda, dışarıda görebilmek gülümsetiyor. Yaşam gülümsetiyor, yaşayabilmek mutluluk veriyor… Sevdiğimizin ellerini gökyüzünden yeryüzüne inen yağmur damlaları gibi serinletici etkiyle yaşayabilmek öyle güzel ki…

Arabaların insanı ürküten sesleri bile duyulmaz oluyor böyle anlarda. Böyle anlar ya çok olsa?Ne iyi olurdu değil mi? Hep yüreğimizi dışarıda da görebilsek. Görüyoruz, görmüyorlar, görebilirler…Görmeseler olmaz, o zaman yaşam gülümsetmez. Gülümsemeyen yüzlerde rayihalar saçılmaz, saçılamaz. Varsa saçılan güzel kokularımız etrafı donatamaz. Nasıl donatsın ki?

Minicik bir bebeğin mis cennet kokusunu duymadan yaşayabilmek ne acıdır. Yolda karşılaştığımız bebeğin mis kokusunu bile bilemeden yanından öylesine geçmek, yüreğimizin içindeki cennet kokusunu dışarıda göremeden yaşamaktır.

Acı vermesi bundan.

Sineklerin acil çıkışı arayan kıpırtıları karşısında bile gülümseyebilenler, yüreğini dışarıda da görebilenlerdir. Yaşamı, yaşam gibi, karmaşıklığını bile gülümseyerek karşılayabilmek zor olsa da mutluluktur, gülümsettiğinden…

Her daim mutluluk arayanlara son sözümüzü söyleyelim: İçinize ve dışarıya gülümseyin

Reyhan Gazel

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...