11 Temmuz 2013 Perşembe

Hiç Yolcusu Kitabımdan kısa kısa...


 
 

 

 

“Sen” yoksun “O” var! Her şey “O”nun! Aslında her şey “sen”de gizlice… “Yol”a gir ve bul! O “yol” “kapı”nın ardında… “Yol” içeriye akan bir “yol”…Camın ardından bakma, göremezsin

 

Söyletir derdi veren “O”, “ses”i duyan sana… “Hiç”likte buldum “O”nu… Kendimin, kendime ait olanların “hiç”liğinde…


 Reyhan Gazel

“Kendi”ne “hiç”liğin kadar baktın mı “hiç”

 

Gün akşam olmadan gelmezsen “kendi”ne, beyhudedir, akşamın sabahını görmeden gidersin toprağa…

 

 

Bul ki nerdesin? Bul ki, gökyüzüne inesin! İndiğin gökyüzünden “son”suza gidesin… De ki buldun! Kaybolmayasın…

 

Tut ipin ucunu, yürek sırrına ererek… Gökyüzüne inerek… Gökyüzünden savrulanları alabilerek… İnsanız işte!

 

“San”ki her şey diye bir şey varmış ve “hiç” değilmişiz gibi… İnsanız işte!

 

Dert dediğin nedir ki “can”!

 

Yaradan sevmiş de “hiç”liğini bilsin demiş

 

“Hiç”liğimden öte yazmam da bilmez okuyan. Öyle sığca bir “bak”mak değildir yazıların getirisi yüreğe.

 

Durduğun yer hakikat “kapı”sı değilse “boş”tur yansıyan… Nefes almak mıdır yaşamak?

 

Hakikat “kapı”sında “dur”mak yürekleri ilerletirken, beden “hiç” olmuşluğun huzurunda…

 

Bilmeyenler “kendi”nin içindeki “hiç” i parçaladı.

 

Her insan Yaradanın büyük lütfü olarak kendi kıymetini bazen, bazı bazı… Unutabiliyor. Yaşamın karmaşıklığı, yüreklerin yer yer yok sayılması… İnsana çok da “değer” verilmeyen ortamların çokluğu… İnsanı Yaradanın lütfu olarak algılattırmıyor. Olabilir. Lakin derdimiz tam da bu noktada ortaya çıkıyor: “HİÇ” mek aslında Yaradanın lütfu olarak sürekli gördürten bir anlayışı barındırıyor. Barındırmalı. Herkes bunu bilmeli… Bilmeli… Bilmeli… 

 

Bilmeli derken aslında kastımız fark “edebilmeli…”

 

Bir gün ya da bir an… Fark etmez. Zaman denen, kendimizdeki bölünmüşlüğü hissettiğimiz nokta… O noktadan başlayarak “Hiç” ersiniz, eğer yoksanız… 

 

İçli bir ses gibiydi “hiç”. Her zerreyi bir başka zerreyle değiştiren…

 

Dünyada ahireti görebilenlerin ansızın ürküten “yol” bilgisi…

 

İnsan dünyada birbirinin imtihanıydı “hiç”le… “Hiç”ebilenlerle aynı yol”da…

 

Sözün özü aslında hep vardı… Sadece “insan” hep “san”dı… “Hiç” bilmeden yaşadı…

 

Aslında “hiç” bilmeden “insan” olduğunu “san”dı…

 

Aslında “ol”madı!

 

 

Kimiz ki?

 

“İnsan” olmaya çalışmaktan öte…

 

“Kendini” bekleyen çok bekler. İnsanın “kendi” gelmez ki kendine!

 

Var” sın olsun!

 

“Var”lığın içinde “hep”, “hiç” olsun!

 

Bir “sen” “var”lığın içinde aslında. Ama “hep” “sen” yoksun… Daha ne olsun!

 

O “ses” ki nice sözlere bedel bir sükût içinde…

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...