4 Eylül 2013 Çarşamba

HİÇ in


 

 

Gökyüzüne bakınca seyreyleriz bilmediğimiz uzakları. O uzaklar ki gözlerin göremediği, çoğu sözlerin dökemediği kadar sonsuz… Gökyüzü, sonsuzluğun en somut hali, en azından gözle de görebileceğimiz… En çoğundan ise, gözle de görülemeyecek kadar sonu olmayan derinliğin anlatımı…


 

Gökyüzünün bizleri huzura kavuşturması belki de üstteki anlatımın yürekteki yansımasıdır. Kendi “ben”imizi esas bildiğimiz yalan dünyanın ötesinin de olduğunu anlattığından…

 

Koştururken gökyüzüne bakmayan insanların sonsuzluğu değil, sonlu bir yaşamı bildiği aşikârken, bazen gökyüzüne en somut hali ile bakmadan da gökyüzünden kopamayan yüreklerin varlığı rahatlatır yaşamı… Denge içindeki evrenin sonsuzluğunu bilenler ile bilemeyenler arasında geçen derin tartışmaların en esaslı noktası da tam bu noktadır. İnanmak ya da inanmamak da değil mesele sanki. İnandığını bilmek, bildiğine inanmak…

 

HİÇ

 

Her şeyi bildiğini düşünerek her şeyi istiyorsan “hiç” edemeden sona gelirsin ey güzel insan… Kendi bildiğinin sonuna… Gözünün önünü bile evrenin içinden üst bakışla göremezken her şeyi bildiğini düşünmenin anlamsızlığı, gördüğümüz ve görmediğimiz evren arasındaki derin uçurum, ancak yüreklerde gökyüzü vasıtası ile bilinebilirken gözümüz neyi ne kadar bildirebilir ki?

 

“Hiç” in demem bundan. En azından her şeyi bilmeyin, her şey bilinirmiş gibi davranmayın. Denemekten zarar gelir mi?

 

“Kapı”da “dur”anlar ile “kapı”yı göremeyenler arasındaki “hiç” bilinmezliği belki de söyleten küçük yüreği…

 

Gökyüzü evrenin üstündeyken ve sadece sonsuzluğu anlaşılabilirken, sadece gözünün önünü gördüğünü düşünenler neyi ne kadar görebilir ki? Aklın sınırlılığı ile neyi ne kadar bilebilir ki? İşte o andır ki anların toplamına bedel ömrün gerisinde. Berisinde ise sonsuzluğun bilinci ile huzurluca…

 

 Göremediğimizi bilmek ile “hiç” dendiğinde her şeyin içinde olabileceğini düşünüp, kavranamazlığını/sınırlılıkla kavranabilirliğini anlayabilmenin büyük lütfunu bilenlerden olarak yaşamaya devam ederken, ansızın “hiç” olduğumuzu düşüncede var edebilmenin huzuru… Paha biçilmez bir keyiftir; deneyin…

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...