24 Ağustos 2012 Cuma

Yürekteki Sevgi

Koca koca konaklarda yaşamış, sevgiden, yürekten bir haber olmuş, yüreğin sevgisiz solacağını bile düşünmemiş olanlar, olduğunu düşündüklerimiz, göklerde uçuşan sinekler kadar yaşama giremediniz yine. En azından birilerinin yüreğine konamadınız yeni. Konamayan yüreklerle yaşamaya çalışırken, bilemediniz gerçeği. Nasıl bileceksiniz ki?

Bir otun bile yürekten akan sevgi seliyle alınmasının yaşamdaki karşılığını bilemediniz. Sevgiyi sadece karşı cinste bulduğunuzdan, ya da bulduğunuzu sandığınızdan. Oysa ki, yürekler o kadar geniş ki, sevginin tüm ışıltısı yerli yerinde orada oturuyor. Hiç ayrılmadılar ki. Nasıl ayrılsınlar zaten. Sevgisiz yürek, yüreksiz sevgi olur mu? Sevgi sadece bir kadında ya da adamda olur mu? Olursa ne olur? Söyleyeyim mi? Bence sonuna kadar okuyun. Kendiniz daha iyi bulun, bulduğunuzu yüreğinize yazın.

Tüm yüreklerden uzak yaşayanlar bile yüreklerinde yer edinen sevginin kıymetini bilerek beslerken, sevgiyi sadece başka yüreklerde arayanlar hep olmuştur. Bu şekilde mutsuz yaşamlar hep görülmüştür. Mutsuz yaşamlar sulaşıcı bir hastalık gibi her yana yayılırken, mutsuzluk da yayılmıştır. Üstelik bulaşıcı hastalığın hızından daha hızlı.

Bir ortamda bulunan sevgisiz bir yürek bir anda sevgisiz birkaç yürek, sonra da sevgisiz çok yürek olduğundan, mercek altına alındıklarında tek yürek olmadıklarını görürüz. Tek yürek kalamadıklarını da. Hep bir başkası da olacak kendi yüreklerinin yanında. Olmazsa kıyamet kopar sanki. Kopmaz aslında, ama…

Hep kendisi gibi bilen, düşünen yüreklerin içindeki sevginin peşinde olanlara sitemim yazdırtıyor bunları. Oysa ki, yürekteki sevgi her şeye, herkese verilirse gelişir. Geliştikçe mutluluk saçar, bulaşıcı hastalıktan daha büyük bir hızla üstelik. Her ortama, her yüreğe, her yapılan işe…

Böyle yaşayan yürekler, içindeki sevgi kıpırtısı ile var olurken, olmaya çalışırken, her şeye aşık olabilirler. Her insana, her çiçeğe, her güzelliğe, her böceğe, her…

Her şeye aşık olanların içinde kimseye değişilmeyecek büyük bir sevgi vardır. Bir insandan öte… Yaşama sevgiyle bağlananlardır bu insanlar. Yürekten akanların, yürekten karşılığını bulduklarından daha bir şevkle yaşarlar. Bu öyle bir şevktir ki, hiç bitmeyen, bitemeyecek olan, her şeye rağmen… Gözlerinin önünü görebildiklerinden, yaşamı daha iyi görürler. Ne de güzel görürler!

Bu güzel görüş, her yana dağılır, bir insana da dağılır, sevgiliye… Hem de daha iyi dağılır. Daha bilerek, daha düşünerek, yaşamı daha iyi kavrayarak… Böyle sevgilerin kıymetini anlayabilmek yürek ister. Ama bu yürek, sevgi içerikli bir yürek… Sevdiğinin yanında her an durmak isteyecek kadar darda olmayan bir yürek. Her şeyi sevdiğinden…

Reyhan Gazel

2 Ağustos 2012 Perşembe

Gökkuşağının Altındakiler

Her yağmur ardından gökkuşağını getirir. Altından geçmek için insanlar koştursun diye. Gökkuşağının altından geçenlerin tüm dileklerinin kabulünün varsayılmasıdır koşturmacanın nedeni. Gökkuşağını daha yakından görmek için değil.

Oysa ki gökkuşağı büyük bir doğa harikasıdır, tüm dileklerin kabulü için altından geçilmek istenmesi onun kendi değerini azaltmaz.

Tüm dileklerin kabulü için doğa harikasının altından geçmenin gerekliliği güzel bir aldatmacadır aslında. Bu işi becerebilmenin zorluğu, hatta çoğunlukla imkansızlığı bir mesaj veriyor olsa gerek. Görebilene…

Tüm dileklerimizin kabülü için sadece doğa harikasının altından geçmenin yetmeyeceği aşıkardır anlayana… Yaşamda hiçbir isteğin çabalamadan gelmediğini, gerçekleşmediğini bilenler için…”Gökkuşağı bul, altından geç ve isteklerine kavuş” düşüncesi gökkuşağı bulmanın zorluğu bir yana, altından geçebilmenin de zorluğunu anlatır. Tüm dileklerimizin gerçekleşebilmesinin zorluğunu anlatırcasına…

Bir şeyi başarabilmek için epeyce uğraşmak gerekir. Ter dökmek, zaman zaman koşturmak, inmek, çıkmak, yorulmamak…tıpkı gökkuşağının altından geçmek istenirken verilen çaba gibi…Belki bir provadır, yaşamdaki isteklerimizin gerçekleşebilmesini kolaylaştırmak için. Kim bilir?

Doğa yağmurla temizlenirken, sokaklar, çiçekler, kuşlar, ağaçlar, evler, çatılar…ardından doğanın başına taç takılır. Tertemiz, mis gibi, insana yaşam enerjisi veren renkleriyle. Bu renkler sıradan renkler de değildir, birbiri ardına göze hoş gelen, cıvıl cıvıl, mutluluk veren renklerin birlikteliği. Altından geçmek istemek yürek ister, yüreği olana… O güzelliğe yaklaştıkça gözleri kamaştırdığından…Tıpkı dileklerimize yakınlaştığımızda yaşadığımız gibi…

Doğanın tacı gökkuşağı, bu yazıyı okuyanların başında olsun

Sevgiyle kalın
Reyhan Gazel

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...