25 Haziran 2010 Cuma

SADECE YÜREKTEN GÖRENLER

Sadece yüreği görenlere acırız, acımasına da neden acıdığımızı hiç düşünmeden… Bir insan başka bir insana neden acır? Diye düşünemeden… Birisine acımak kendimizi mi yüceltir? Bilemeden…

Kendimizi yüceltmek için onca başarı örnekleri varken eksikleri olanlara acıyarak yaşamaya çalışmak, yüceldiğini düşünmek… Ne ola ki?

Birisine acıyanlar farkında olarak ya da olmayarak kendisini bir üst sınıfa! koyar. Kendi elleriyle kendisini üste taşır. Kendini taşıdığı üstte gerçekten üstte olduğunu düşünerek yaşamaya çalışması da bundandır. Vah ki ne vah!

Kendisini kendisi olarak değil, başkalarının eksik uzuvlarıyla bir üste yerleştirenlere oldum olası kızarım. Bu kızgınlık geçecek gibi de değil. Allah’ın verdiği eksikliği yine Allah’ın verdiği eksik olmayan yaşamla yer değiştirme isteği, yani, sadece verilenle gerçekleşen yer değişikliği beni kızdırtır. Verilene müdahale olamayacağını bilmeden yapılır bu iş. Bildiğinin düşünülmesi ise çıldırtır adeta.

Sadece yüreğinin gördüğüyle yaşamaya çalışanlar ne büyük bir lütuftadır bu böyle biline… Azap değil lütuftur anlayana… Acımak, onun yerine üste tırmanmaya çalışmak ne kabalıktır düşünebilene…

Kendini “kendi” olarak tanımayanların işidir bu garip iş. Bu garip işin hiçbir yerde izi de yoktur aslında. İzi bulabilsem emin olun özür de dilerim vakit geçmeden.

Hep yüreği ile görenler bilir yüreğin asıl konumunu. Derdi yürek olduğundan zorlanmaz da. Asıl olanın verilenlerle isyan etmeden yaşamaya çalışmanın verdiği hazzı göremeyenlere bu sözüm. Bunu bilemeden, anlayamadan, eksiklikleri kendine galip durum olarak düşünüp, üste çıkmaya çalışanlardır bu insanlar. Çıktıklarını düşünerek yaşayanlardır tüm bunu yapanlar…

Sadece yüreği görenle, sadece yüreği görmeyen arasındaki yaratılış farkını bilmeyenlere ne desek az. Birine mükâfat ötekine zulüm de değildir aslında. Sadece sabır ve güç sınavıdır. Tıpkı efor testi gibi geçebilen ayakta kalır. Geçemeyen öyle yaşamaya devam eder. Yaralı, yaralı… Ağır aksak…

Sadece yüreği ile görenler o kadar çok şey bilir ki, anlayabilene… Derinlerden inceden bir gözdür yürek onlar için. Dokunur ama dokunduğu ile kalmaz, yaşar… Sadece yaşayarak değil, hissederek, yüreklerin içine konarak… Daha ne deyim ki?

Yürekten yüreğe akışların en çarpıcı örneklerinin yaşandığı sadece yüreği ile görenlere küçük bir selam ileteceğim izninizle. Koca koca yüreklere ulaşabildiğim kadar.


Reyhan Gazel

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...