7 Ağustos 2009 Cuma

Gelincikler Solmasın

Sabahın ilk ışıklarıyla uyanan her yan, güzel bir çift göz karşısındaymış gibi umutla güne “selam” derken, hiç bitmemiş, bitemeyecek kadar sıcaklığı olan küçük bir gelincik ortada ama bir başına duraksıyordu. Bu duraksamanın yüzümüzde uyandırdığı geçici güzellik, kaba bir rüzgârın sessiz çığlığı ile yok olurken, insanın daha bir sevesi gelmesin mi? Sanki tüm yaşammış gibi ortada ama bir başına duran gelincik artık hiç gitmeyecek kadar dimdikti. Nereye gitsin ki?

Gidecek yeri olmayanlar iyi bilir. Ortada duraksamaktan başka hiçbir yerde ayakta kalamayacak olan gelincik, gitmek istese bile gittiği yerde yaşayamayacağını, ayakta ölmesini de hiç kimsenin göze alamayacağını iyi biliyordu. Gelincik ölmemeliydi.

Her yan koşturanlarla doluyken ölmemeyi bile kendisine iş edinebilecek kadar zorda olan gelincik için, dimdik durabilmenin zorluğu bir yana, kenardan onu süzenlerin iç geçirmesi de işe yaramıyordu. Bir gün birisi mutlaka kaba bir rüzgâra esir edecekti. Bekliyordu.

Solmaması gereken tüm güzelliklerde olduğu gibi gelincikte de durum hep aynı kaldı. Hep bir başına ama duraksayan duruşu, gözlerin önünden olmasa bile yüreklerin ötesinde hep durdu. Duracaktı da. Nasıl durmasın ki?

Gözlerin önünde olmasa bile, yüreklerin ötesinde kalan gelincik zorda dururken, gözünün önünden ayırmayanlar için bilinmezliklerle dolu sıcaklığın içtenliği hep, her yanı sardı. Nasıl sarmasın ki?

“Gelincikler solmasın! Solarsa yürekler de solar” dercesine akan gözyaşlarına inat, kimseler gelinciğin kaba rüzgâra karşı durabilmesini sağlayamadı. Her bir kaba rüzgâr, derinlerden akıttığı esintiyi gelinciğin tam yüreğine kondururken, düşünmeden estirdi gitti. Nasıl düşünsün ki?

Gelincikler yok oymaya yüz tutarken, serin gelen bir günün ortasında, her yan sıcak ama bir o kadar da kapsayıcı bütünlüğü ile kendinden emindi. Gelincik de kim?

Kim mi?

Gelincik yüreklerimizin içindeki sevgi... Belki de tüm yaşam, olmadı yaşamın orta yeri, yine olmadıysa daha ne diyelim?

Bir şey demeyelim. Ne denebilir ki?

Gelinciğin orta yerde kendinden emin ama sıcacık duruşunu sevgi olarak bilmeyenlere ne denebilir ki?

“Hiç.”

     ANLAMAYANLARA NOTLAR   Biliyorum. Kimsenin kimseyi duymayı beceremediğini biliyorum. Niye, bilmiyorum. Bilmek bile istemediğimden...